Kanlı İstasyon Şiiri - Osman Öcal

Osman Öcal
730

ŞİİR


21

TAKİPÇİ

Kanlı İstasyon

Ölümün rengini bilir misin?
Kum taneciklerinin
Çapraz uçuşunda
Savunmasız kalmışken
Islak gözlerden kayan
Nur damlalarının
Parıltılı ışığında
Yandın mı hiç?
Bozuk bir kaldırımın
Derinleşmiş oyuklarında
Ya da
Şekilsiz çukurlarla parçalanmış
Kızıl topraklı asfalt üzerinde
Çığlıklarla çiğnenen
Masumane ölümün
Kokusunu hissettin mi hiç?
Saniyelerde kırıp dökülen
Şekilsiz harabelerin içinde
Ölüme
Parmak uçlarınla dokunup
Avuçlarına yalatıp
Doyasıya doyasıya
Kollarınla sardın mı hiç?
Ölümün ölümle korkusunu
Kesilmek üzereyken
Çığlıklara karışmış
Son nefesin cılız sesini
Duyarcasına
Derinden duydun mu hiç?
Ölümle arkadaş olup
Ölümle yaşamayı
Ölümü ölüm gibi sevmeyi
Biraz da
Ölümü aldatmayı
Olur ya
Düşündün mü hiç?
O an
Islak
Soğumaya yüz tutmuş
Tenine dokunarak
Feri tükenmiş
Bedeninden can katarak
Ölümle sarıldın mı hiç?
Ölenle ölüm arasında
Ölüme çaresiz
Kanlı bir istasyonda
Sonsuz yolculuğa
Bilet kestirdin mi hiç?
Kahpe bir kurşunun
Kahpe bir füzenin
Kahpe bir bombanın
Uğultulu sesinde
Ölümüne
Ölümle beraber
Ölüme kanat çırptın mı hiç?
Herhangi bir yaşta
Sen Tela fer’de
Sen Kerkük’te
Bulundun mu hiç?
Sen Kerküklü oldun mu hiç?

22.01.2007
Osman Öcal

Osman Öcal
Kayıt Tarihi : 28.5.2007 16:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Amerikan askerleinin Irak'ı işgal etmesi ve Türkmenlere yapılan kıyımları hepimiz biliyoruz.ama şiire dökmek farklı bişey.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Aşık Alemi
    Aşık Alemi

    Harika bir siirdi yureginize saglik :) acida olsa
    Kaleminiz daim olsun. SAYGILAR

    Ölümle arkadaş olup
    Ölümle yaşamayı
    Ölümü ölüm gibi sevmeyi
    Biraz da
    Ölümü aldatmayı
    Olur ya
    Düşündün mü hiç?
    O an
    Islak
    Soğumaya yüz tutmuş
    Tenine dokunarak
    Feri tükenmiş
    Bedeninden can katarak
    Ölümle sarıldın mı hiç?
    Ölenle ölüm arasında
    Ölüme çaresiz

    Cevap Yaz
  • Çiğdem Çakır
    Çiğdem Çakır

    Etkileyici ve akıcı anlamlı sözler.......Kutluyorum sizi.......

    Cevap Yaz
  • Remzi Çakmak
    Remzi Çakmak

    çok güzel olmuş hocam 10 puan da benden
    + antolojime aldım

    Cevap Yaz
  • Hıdır Altaş
    Hıdır Altaş

    elinize sağlık değerli dost. destensı bir şiir. benden 10 puan helal size. aşık turhani

    Cevap Yaz
  • Osman Öcal
    Osman Öcal

    --------------------
    Etrafta yanan petrol yatakları ile, sanki mumlarla süslenmiş, tarih dolu bir
    şehir görürsünüz Kerkük`e ilk girdiğinizde. Hele bir de vakit gece ise;
    kültür ve sevgi dolu bir ortama girdiğinizi hisedersiniz.

    Misafir olarak giderseniz, sizi şu sözlerle karşırarlar:

    'Hoş gelipsen mihmanımız
    Sana kurban canımız
    Uzak yoldan gelipsen
    Hani armağanımız.'

    Bu, 'Mum kimin (gibi) yanan Kerkük!' bir zamanlar sevgi kokan, kültür ve
    edebiyat simgesi olan bir şehir iken artık 'ateş kimin (gibi) yanmaktadır!' ,
    çölden kaçan, dağdan inen herkes 'burası benimdir!' demeye cesaret etmeye
    başladı!

    Cehaletin vermiş olduğu cesarete bak !!!!

    Kerkük şehri dendiğinde, akla üç ana bölge gelir ve yeni biriyle
    tanştıklarında ilk soru: 'Sen haralısan?' (hangi bölgedensin anlamında)
    olur.

    Bu bölgeler: Kale, Karşıyaka, Korya diye bilinir.

    Bu bölgelerdeki mahallelerin sakinleri hep Türkmenler idi. Ne Arap vardı, ne
    de Kürt...

    Karakaç, Bulak, Gavurbağı, Avcılar, Sarıkehya, Beyler gibi mahallelerdi
    işte...

    Kale çok eski bir yerleşim bölgesiydi 'Nabukhaz Nassar' tarafından
    kurulmuştur.

    Saddam yönetimi döneminde oradaki, Selçuklular`a kadar dayanan tarihi
    eserleri bile yıkarak halk göç ettirildi.

    Orada Müslüman ve Hırıstiyan Türkmenler yaşardı. Hırıstiyanlar katolikti.
    İncil'i Türkçe okurlar, kilisede Papazları onlara Türkçe ayın yaptırırdı.

    Kale`de bir kaç ilkokul bulunurdu, bunların en büyüğü Kale İkokulu`ydu,
    orada her sabah öğretmen, Yılmaz Efendi 'hoca' çocuklara Türkmen marşını
    okuturdu:

    'Ant olsun mavi asmanım sene
    Ant olsun şanlı toprağım sene
    Vatanım için men ölürem
    Milletim için çalışıram.'

    Çocuklar gür gür bağırarak topraklarını, şartlar ne olursa olsun
    savunacakları na ant içerlerdi .

    Kale'nin 'yedikızlar' kapısından büyük Pazar`a (çarşı) inilir. Orada
    'Cütkahve' kahvesinde erkekler, sohbet edip, oyun oynarlar.

    Çarşıya doğru gidildiğinde, Abdullah Göge`nin, 'Tamata, Badıncan, bamya...' diye Türkçe
    bağırdığı duyulurdu bir zamanlar. Öbür tarafta ise birinin elinde buçağı
    karpuzunu keserek 'Karpuzum kan ediri, kıp kırmızı...' diye bağrdığı
    görülürdü.

    Avcılar Mahallesi`ne girer girmez, Cuma Kazancı`nın 'takır tukur' çekiç
    sesleri duyulmaya başlardı.

    Bunun tam bitişiğinde ' Kayseri ', Kerkük`ün Kapalı çarşı`sı bulunur.
    Kayseri denilen kapalı çarşı da Osmanlı`dan miras kalan tarihi bir yapıttır.

    Yedi ayrı gözü (bölüm) vardır. Her kolda dükkanlar camsız-çerçevesiz, yığın
    yığın mal dolu...kumaşlar üst üste dizilmiş...

    Sahipleri tatlı dille konuşur, müşteriye buyur eder:

    'Hoş gelipsen, ne emrin var?' diye karşılar.

    Malına verilen fiat işine gelmezse, hem direnir, hem gönlünü alır:

    'Başım üstüne, gözüm üstüne. Fakat inan Allah`a kurtarmaz!'

    Kayseri`nin arakasından Musalla Mahallesi`ne gidilir, Kerkük`ün en büyük
    bölgelerindendir, yiğitler yatağıdır. En büyük Mezarlık, 'Musalla mezarlığı'
    buradadır.

    Mezar taşlarında hep Türk ailelerinin isimlerini görürsünüz:

    Avcılar,
    Kasaplar, Koçaklar, Arslanlar ... ve daha niceleri

    Musalla Mezarlığı`nın yanısıra, Kerkük de bazı ailelerin kendi mezarlıkları
    da bulnmaktadır, örneğin:

    Neftçiler, Kırdarlar, Müderrisler, Hürmüzlüler mezarlıkları gibi.

    Kerkük`ün en eski camisi Minareli Camii`dir. Bunun yanısıra aile isimlerini
    taşıyan camiler de bulunur: Kırdarlar, Neftçiler camileri gibi.

    Şehrin en büyük iki lisesi Musalla ve Kerkük Liseleridir.

    Eğitim dilinin Arapça olmasına rağmen, Yavuz Efendi, Cengiz Efendi, Aydın Efendi ve İhsan
    Efendi... hocalar açıklamaları Türkçe yaparlardı. Sınıflarda tek tük Arap
    veya Kürt bulunurdu ancak onlar da, bir Kerküklü kadar Türkçe konuşurlardı.

    Buram buram Türk kokan ve Irak`da temizlik yarışmalarında birinci gelen
    güzelüm şehir artık mum kimin (gibi) değil ateş kimin yanmaya ve pislik
    kokarak haydutlar yatağı oldu.

    'Bu elma dört olaydı
    Karnıma dert olaydı
    Yurduma göz dikenler
    Keşke Millet olaydı!'

    Ali KOÇAK

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (8)

Osman Öcal