Bu sabah güneşin doğduğunu gördüm, biraz kanlıydı.
Tentürdiyot gökyüzüne hakimdi. Kuru soğuk gazlı bir bez gibi sarılmış şehrin çıplak sokaklarına...
Sen her zamankinden bir buçuk kat daha güzeldin.
Kusura bakma sen bu sabah biraz çok güzelsin,üstte ki cümleyi ben kurmadım çünkü kat sayın yok. Şişmiş gözlerinde mısır patlatmak, buruşmuş göz altlarında torba tutmak istiyorum yakın dostlarıma. Akşamdan kalma bir telefon avizesinden düşmüş gülüşünün etkinsindeyim ben, içim -15 derece İstanbul, sen Ankaranın nazlı çiçeği...
Bu sabaha tanımadığın bir imamın sesiyle uyandım. Sesinde biraz çiğ vardı, huzuru içime gömdü ve gitti. Sonra aklımın en sakin en tenha köşesinde seni gördüm. Bağdaş kurmuş oturuyordun. Lütfen kalkma dedim orası senin yerin.
Bu sabah, telleri kopmuş telgrafa benziyordum. İçimden geçen bütün sesler yarım hece. Kafiyeler düzensiz, kısaltılmış seni seviyorumlar vardı içlerinde, kimsesiz yalnızlıklar, kokulu harfler, ve en güzeli neydi biliyor musun uzaklık vardı, özlem vardı, ve bunları hissettikten sonra dert etmemek vardı...İçimde Allah vardı, içimde sen vardın...
Bu sabah saçlarımı yana doğru taradım evet aynen şuan aklından geçirdiğin gibi inek yalamış gibi taradım. Çünkü saçlarıma ettiğin her temas sonra yanağımın bir tarafına düşsün istedim, senden habersiz. Bugün İstanbulda hava biraz paslıymış, sen Ankarada iyiysen sorun yok. Hava durumlarının da canı cehenneme.
Sen iyiysen bu aşkın hava şartlarında, her şeyin, hiçbir şeyin, herkesin, hiç kimsenin, sıfatı olan her şeyin canı cehenneme bu nefes alıp verme savaşında...
Beni içine al ama verme...
Harun Tolga Peker
Harun Tolga PekerKayıt Tarihi : 2.5.2012 00:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!