Dağlar bilirim, başı dumanlı,
Çığlık çığlığa, umutla bekler,
Bir nefes, bir seher vakti,
Göğsünde taşıdığı onurlu devrimi.
Kan dökülür topraklara,
Anaların gözyaşları kadar eski,
Çocuklar korkar geceye,
Çünkü düşman pusuya yatmış,
Alnımızda ter, içimizde ateş.
Ey kanlı sevdalar, ey yaralı şehirler!
Bir yanım isyan, bir yanım kuraklık,
Toprağımda ekinler boy vermez,
Ama yüreğimde filizlenir kin ve sevda.
Bir yumruk olur sıkılır ellerim,
Göğe, yüce dağlara, sonsuz ufuklara karşı.
Bu yerler bilir beni,
Adımlarım rüzgarla karışır,
Hücrelerde bile yankılanır türküm,
Direnç, inadım, kimliğimle büyür.
Ey zalimin kırbaçı, ey zulmün pençesi!
Kırılmaz sanırsın boynumu,
Ama bak, başım dik hala,
Mezopotamya'nın sarı sıcağında.
Yıkılmazım, çünkü köküm derin,
Bu toprak, bu rüzgar, bu dağ,
Benimle kardeş, benimle hırçın.
Unutulmaz sancılarımız,
Her kahkahanın arkasında bir hıçkırık,
Her ağıdın altında bir isyan.
Ah, bu destan bizim,
Kanla yazılan, terle silinen,
Bir halkın ölümsüz türküsü,
Kahredip yeniden doğan.
Bu dağlar şahidimdir,
Bu yollar, bu yaslı vadiler,
Bir gün gelir, o gün güneş doğar,
Ve biz, yeniden doğarız.
Kayıt Tarihi : 17.9.2024 01:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!