Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında.
Aşklarım, inançlarım işgal altındadır
tabutumun üstünde zar atıyorlar
cebimdeki adreslerden umut kalmamıştır
toprağa sokulduğum zaman çapa vuran adamlar
denize yaklaşınca kumlar ve çakıl taşları
geçmiş günlerimi aşağılamaktadır.
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Uzun seneler içinde gittikçe artarak devam eden şartlanmışlıklardan ve reklamların etkisinden kurtulup öyle okumadıkça benim yazılarımdan birşey anlamazsınız...Anlar gibi olsanız bile sırf benim fikrime karşı çıkasınız diye zırvalar durursunuz...Anlamsızlık dolu,kaos ve bunalım kaynağı olan bu gibi fikirlerin yerleşmesi ne kadar zaman aldıysa onlardan caymak da o kadar zaman alacaktır...Şartlanmışlığın ne olduğunu iyi araştırın...Şimdi bana gıcık olmanızı çok iyi anlıyorum...
İsmet Özel mistik olmayı tercih edecek yerde toplumcu kimliğiyle kalsaydı ne değişirdi? Bunu bilemeyiz. Bence, bu tercihi Özel’in şiirini derinleştirdi. Bizim kültürümüzün köklerinde tasavvuf vardır, kimi şairlerin bundan etkilenmesi gayet doğal görünüyor bana. Şairlerin şiirlerinden çok, onların dünya görüşleriyle uğraşmak, bunu bir tehditmiş gibi algılamak, algılatmak çabasını doğru bulmuyorum. Senin gibi düşünen şairi sevecek, senin gibi düşünmeyeni tükaka edeceksin, öyle mi? Ondan sonra bana Edebiyatı, şiiri seviyorum diyeceksin! Ya da şairim, diyeceksin (!) Edebiyatın malzemesi duygu zenginliğidir. İnsandır.
Gerçek bir şiir severin asla ayrımcılık yapmayacağına inanmak istiyorum.
İsmet Özel, bu coğrafyanın şairidir, imgeleriyle şiirimizi zenginleştirmiştir, şiirlerini beğenerek okumayı sürdürüyorum. Saygılar.
Ehli dil perisan , arifler hakir
Cahiller ağniya , derya dil fakir
Iffeti fahişe , işvesi bakir
Sahnesi cümbüşlü , köçekli Dünya .
öyle yoruldum ki yoruldum dünyayi tanimaktan
saçlarim çok yoruldu gençlik uykularimda
acilar çekebilecek yasa geldigim zaman
aciyla ugrasacak yerlerimi yok ettim.
Ve simdi birçok sayfasini atlayarak bitirdigim kitabin
basindan baslayabilirim.
Bu da başka bir yorum...
Bir bataklık kokusu gelir yazılarından...Sanki,okuyanları sıkar boğar gibidir...Çok kere okunsa da anlamak mümkün değil ;Eski solcu,şimdi,özel köşe sâhibidir...///Okuyan bunalır,dinleyen anlamaz birşey...Sola eğik kafasıyla ha bire ahkâm keser...Bâzen irem bağında uçuyor gözükse de ;Rûhunda,her taraftan,soğuk rüzgârlar eser...
Aşklarım(ideallerim) ,inançlarım işgal altında........
.......................................................................
Evcilleşemem
Sen,ben değil
Ben, sen değil.
Ben benimim,
Sen senin.
Eşyası değilim,
Kimsenin.
Özgürsün,
Senden bana ne,
Benden sana?
Bak kardeşim..!
Bana,
Ne yiyeceğimi,
Ne diyeceğimi,
Hele hele,
Ne giyeceğimi,
Söyleme.
İnsanım ben,
Hayvan değilim,
Evcilleşemem.
Bazı hayvanlar bile,
Evcilleşmezken,
Nedir bu çile?
Bir bak, insanım ben,
Evcilleşemem.
Karlı kayalarda,
Kartal misali,
Veremem hürriyetimi.
Keserken ayaz,
Dört bir yanı,
Beyaz karanlığın
Aç kurtları gibi,
Hür doğmuşum,
İnsanım ben,
Evcilleşemem.
Su iner kayalardan,
Sesli sessiz,
Ve yosun tutar taşlar.
Doğasında her şey,
Ne olsun ki başka?
Ben de olduğum gibiyim.
Çünkü insanım ben,
Evcilleşemem.
Bataklıkta gül,
Kurşun kubbede,
Er yetişmez,
Özgür insan gelişir, geliştirir.
İyice bak, insanım ben!
Evcilleşemem.
Benim bu kaş, bu göz,
Her yere bakarım.
Benim bu el, bu ayak,
Benim bu kol bu kanat,
İster uçar, ister kırarım!
Bu gövde benim, bu baş benim,
İster açar, ister kaparım!
Söyle köleci,söyle..!
Kime zararım?
Nihayet bir insanım ben,
Evcilleşemem, evcilleşemem..!
Hüseyin Celep
Sayın UlviZiya ne dediğinizi anlamadım ama şairi çok güzel anladım.Birde şiirin altına yorum yazıp teşekkür etmeyenlerede anlam veremiyorum.
Kıskanmayın çalışırsanız sizinde olur.Günün köşesine kim gelirse o büyük ve kaliteli bir şairdir.
Kimseyi oraya bedavaya getirmezler.Birde site yönetiminin kendine özel sıralaması var.Olsun o kadar Bir gün benimde şiirlerim köşeleri süsleyecek.
Saygılar....
Bir nehir akıyordu ;bir zamanlar,bir yerde...İçi lavlarla dolu,kıpkızıl,vahşî nehir...İsli rûhlar,isyan etmiş koşardı mahşerde...Yanmış,sönmüş,kararmış ;paslanmıştı o şehir...///Kızıl nehrin mahlûku alev sıçratıyordu...Kenarından geçeni yakıp yandırmak için...Bunalmış güruhları kendine katıyordu...Bu nehrin kaynakları Rusya idi ve de Çin...///O dönem,çok dâhiyi (!),dinden îmândan etti...Kimi,küfürler edip,Yurdundan kaçıp gitti...Nice zehirli laflar iştahla yutuldu hep ;Çok karanlık laflar da,yoldaşları eğitti...///İnkârın son noktası îmâna giden yoldu...Hidâyete erenler nûrlu bir şâir oldu...Zaman zaman gelmekte o yanığın kokusu ;Sıkan,boğan havâsı ;sanma,uçtu,kayboldu...
Selamlar Ben ercan keloğlu şiiri okurken hoş olduğunu hissettim vede sürükleyici.ama gel görkü ben fazla şiir hakkında yorum yapamam.eline ve beynine sağlık..herkese kolay gelsin
Mükemmel bir şiir çok güzel bir anlatıma sahip tebrikler saygılar
Bu şiir ile ilgili 39 tane yorum bulunmakta