Dünyaya can satan ata!
Saqqalını uzadaraq alnına neyi ekirsen?
Üzü niqablı gelini,
Övladlarıyla beraber
Atan ata!
Neyin derdini çekirsen?
Belke indi sen özünü
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Uzaklarda bir kuş uçsa
Kandanında haber bekler
Ortaasyadan gelip yerleşmiş
Anadoluya asil Türk'ler
Nerde bir Azeri görsem
Burnumda geçmişim tüter.
Kutlarım şairi
Saygılarımla.
Ana babaların günahlarıyla sevaplarıyla binbir
gayretle büyüttüğü çocukları için hiç bir zaman
kötülük düşüneceğini zannetmiyorum..
Bir ata on evlada bakar on evlat bir ataya bakamaz,
anlındaki kirin anlamına eremedim ama anlındaki
kırışıklar onun geçirdiği ömrünün nişanesidir..
Şiirde şiir diliyle atayla hasbihal etmek güzeldi, kutlarım
sizi vede bu güzel eserinizi TEBRİKLER..
Gelmişken alem’’i ederim seyran
Muhammed adında bir güle hayran
Ay döner gün geçer kavuşur devran
Ömürden günleri sayar giderim..
Anam toprak oldu doğmuşum henüz
Sanmayın yarenler kalmışım öksüz
Bir olmuş bendeki geceyle gündüz
Zamanı mekana dayar giderim..
Dünyayı koysalar billurdan tasa
Kırılıp dökülse bürünmem yasa
Ömür yolu denen kısa mı kısa
Muhammed yoluna uyar giderim..
Ezelde söz verdim geldim imana
Nurlar arar iken düşmem zindana
Koklasam o gül’’ü ben yana yana
Kokusun dünya’’ya yayar giderim...
Erenler zikirde bulurlar özü
Karınca yürüse görülür izi
Bakıpda görmeyen bendeki gözü
Muhammed aşkına oyar giderim...
İçimde fırın var ateşi ondan
Muhabbet esrarı çıkar’mı candan
Adının geçtiği her bir mekandan
Ruhumu doldurup doyar giderim...
Azgın nefsim oldu beni kandıran
Kalbime lekeyi tek tek konduran
Ter temiz tenime irin dolduran
Yaradan kabuğu soyar giderim...
Ağladım sızladım düştüm ezaya
Feryadım yükseldi arş’’a fezaya
Dedi ki uğraşma gelmem hizaya
Nefsimin sesini duyar giderim..
Zikirler halkası açmış gözümü
Atmayın yabana naçiz sözümü
Onun turabına sürsem yüzümü
Gökte yıldız olsam kayar giderim..
Allah birdir deyip nefsim kırarak
Kor olmuş kalbime alev sararak
Daima ağlayıp çok yalvararak
Bağrıma güneşi koyar giderim...
Döndüm Allah deyip döndüm oturdum
Hakkıma ne düşse alıp götürdüm
Çok şükür rabbime vadem yetirdim
Murdar bedenimi yuyar giderim...
Yunus Karaçöp
yudumyunus
12 01 2010
Men bir atayam buda menim yolculuğum olsun senin sayfanda..
Selam vede muhabbetlerimle Allaha emanet ol..yunus karaçöp..yudumyunus
Doğum gününüz münasebeti ile
uğradığım sayfanızda
bu güzel çalışmanızla karşılaştım.
tebrikler.
Yaşayacaklarınız
yaşadıklarınızdan
daha renkli
daha hareketli
daha bereketli
geçmesi temennsi ile
doğum gününüzü tebrik ediyor
sağlık mutluluk ve başarı dolu bir ömür
Yüce Rabbimden niyaz ediyorum
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta