Kendi çıplaklığını unutan bir deniz ışıltısı olurdu vakit
Ateşle dansa kalkan yüreklerin bordasında
Bütün tanrılar ölüme yanıt ararken,
Zincir baklalarından ayrılırdı, utangaç
Kendi torbamızda ucuz bir şanstık
Göz açıp kapayıncaya kadar eskiyen gündü aşk
Dermansız dizlerimize sokulan ağrıca
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim