şehirlerden kırlara vadilerden dağlara çıkmak
nasıl dumanlı nasıl bulutlu her yan
ne de güzel olur ciğerlerime çektiğim her nefes
turnalar semahını dönerken kanatlarımızı nasıl da çırparız
turnalar kıskanmasa göğe yükseleceğim…
son sürat akarken hayat
bakamadığın dikiz aynanda nasılda göremedin beni
oysa çok yakındım çok
ağlayacak kadar sesini duyacak kadar yakındım
ağlatacak kadar sesimi duymayacak kadar uzaktın
tek bir dokunuşun dağlara ovalara kırlara küllerimin dağılmasına yetecekti oysa…
kırlangıçlarım ah kırlangıçlarım her biri bir yana dağılmış
nasılda vuruyorlar kanatlarını hızlı hızlı
kaç yıldır bu çırpınış bu çırpınma kimbilir
nasılda hızlılar nasılda coşkulular
yaşadıkları buldukları ne varsa torlayıp toplamışlar bunca yıl
kalbim de kafam da kaybettiklerim ve bulduklarımla doluyken
daha uçmayı bilmezken yuvadan uçurdun
oysa henüz karanfil kokulu kanatlarım çıkmamıştı
kafa üstü düşerken çırptım çırptım olmadı
küçük kanatlarım bir yana bedenim bir yana dağılmadan
bekletme tüketme yüreğimi tut avuçlarınla…
kimi zaman her yanım neşe doluyor
kimi zaman kederler çöküyor
kimi zaman nasıl ziftleniyorum
kimi zaman düşüncelere dalıyorum
kimi zaman işte diyorum yine zehirliyor
kimi zaman nefesim oluyor…
dağ kadar
gök kadar
su kadar
hava kadar
ateş kadar
toprak kadar
dünyalar kadar
hatta şu kadar
seni çok çok seviyorum…
kanatlarım ol demiştim…
sen gibi koksun her yanım
bulutlar çevirsin her yanımı
uçtuğumu bilmeden atayım kendimi …
hemen şuracıktaki dağın öbür yüzünde
tutuşalım yüzünde danslara
tüm azgınlığım tutsun ellerinden
duvarlar demirler lime lime olsun…
Kayıt Tarihi : 10.8.2011 16:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!