Aklın gülünesi duvarları havalandı, acılı bulutlara, gönülle el sıkıştılar, mavi bir yağmur başladı.
Eğrilmiş gücenikler gördük, bir gün epriyecekler.
Kimse sormayacak kuşlar göç ederken neden geri döndüler birden.
Payımıza düşen seyretmek, aynı insanın birbirine hısım olmayan ellerini.
Alışacağız uzanıp giden,benzermiş gibi duran farklı raylara. Akmadan kuruyan gözyaşlarına
da, ödünç.
Bir öpücük kondu yanağa, bahanesi hazır.
Tükenmez kalemler de tükenmiyor mu bir gün.
Çağcıl kitaplar edindik sırtlarından okumadıkları anlaşılan.
Demek böyleydi mevsimlere sırt dönmek.
Çok sevdiğimiz ölülerimizi unuttuk, bir otelde kalıp da bulunamayan valizlere benzeyip
Bir süre sonra vazgeçtiğimiz
Dalıp dünya işlerine
Artık fark edemediğimiz kendimizle.
Çatlayıp kırılan bir çömlek nasıl yapışır?
Kuşlar nasıl el sıkışır gökyüzünde?
Hovardaca savurduk zamanı
Değdi de ırmaklarda sular sulara
Göz göze gelinemedi
Dinlemedi kulak dili
Birde baktık ki
Daha gülüp ağlamak nedir bilemeden
Sessiz sedasız birden
Bulutların altından çıkıp gittik
Uyumsuz kanat çırpmalarla çok uzaklara.
Kayıt Tarihi : 11.12.2007 01:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!