sevgi dolu yüzünü kalbime diktim
köhne gemiler gibi limanına çekildi,
............................................demir attı gözlerim
yüreğine kaç tane güneş gömdüğümü unuttum
................hüznümün doğusuna astım gölgeni
yüzünün eylülüne yattım şafakta,
.........................yedi büyük günah gibi
mayınlı kelimelerden geçtim
kumdan adamların yıldızlı düşlerinde büyüttüm ...................................sensizliğin zamanını
sana iki çığlık borçlandım, sessizliğim kirlendi
pişmanlık,
....yorgunluğuma düşmeden gitmeliyim buralardan
belki gökyüzü buz tutar ayaklarımda
....................cinayet sayarlar gitmeleri-mi
kalan gülüşlerimi kanatmadan
.ve zehirli cümlelerin içine düşmeden gitmeliyim,
..............yaşadığın yüzyıla gömülmek için
her soluğum-da yaprak yaprak bir ağaç büyür
köklerime erirsin, bir kahinin kehanetinden çıkarak
belki de yeni bir mevsime düşen acemi bir ihtilal gibi
.........................tarihime yazarlar seni
dursan bir an için ölür ellerimde bir kızıl deri
yüzünün terk edilmiş sokaklarında
...........................kanımdan lekeler kalır
gidersem, izler geçmişine düşer
..............batık bir gemide kaybolur ruhun
sözleri kopardım
.........sevdaya dair tüm sözleri yüzünden
adının duvarlarına yaslayarak kalan ömrümü
...ve kanamaları-mı alıp gitmeliyim buralardan
sana bırakmalıyım şafağın gülümseyen yüzünü,
.......................senden giderken
ve dahi dilime giydirdiğim yüzünün güzelliğini
..........güneşin sokaklarına bırakarak
bin sevdalı yüreğin dalgın ağlayışını alarak yanıma
puslu bir havada bıçak yemiş bir sırtlan gibi, gitmeliyim
....................çöl gibi hayalinin içine düşerek
belki de silmeliyim sesimin boşluğunda kalan
......................unutamadığım o kırlangıç zülfünü
kimliksiz ışıklar yüreğimin kiralık intiharları oldu
tüm evlerde denenmiş ihanetler gibi ellerin
........................................ellerime değiyor
töre-midir acep,
...yıldızlarımızın ışığını tatmadan
........ayrılığın gövdelerinde kıblesiz ölmelerimiz,
...........................bilmiyorum
hangi aşiretin yanan sobasını söndürdük de
.............................buz tuttu bu kent
umursamıyor artık bizi
.....yanarak eşiğinde sön-düğümüz aşkın külleri
vurulur yüreğimiz
.............yeni yazılan bir şiirin kanlı mısralarında
ölü şairlerin kederinde anılır adımız
düşer yüzümüz bir kentin uçurumundan aşağı
........................bir okyanus kaybolur haritadan
soyu tükenen bakışların içinde ince bir hayal incinir
bir tek hileli maskeler geçer
....................darmadağın gök yüzünün içinden
ve çürüyen kafiyeler kalır
......................batı yıldızının kirli otel odalarında
ey kolay olmayan ölüm, gel vur başımı
..................................al sırtımdan bu terli aşkı
hiç eksilmeyen acılar geziyor alnımda
.......bu öyle bir keder ki;
..............kimsenin bilmediği kanlı bir durak
önümde durunca karanfildi, kalbimde oldu mızrak
nefesimi zehirliyor umutsuzluğum, gel vur boynumu
..................kanım aksın aşkımın doğusuna
uğruna o kutsal tenin, erken ölüm olayım
yorgun kefenler sarsın yaramı, kaybolup gideyim
gücüm kalmadı artık, feryadım bir tek sana,
...........................gel gel gel
gel öldür beni ey kolay olmayan ölüm
tüm cesaretimi esmer bir yıldıza bağışladım
Orhan DEMİRTAŞ
Orhan DemirtaşKayıt Tarihi : 11.2.2005 11:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!