Kapana kısılmış bir fare
Karanlıktan korkar oldu yine
Üstüne gittiği duyguları
Hayata sarmış uykuları
Hayat derdi göğsümün üstünde
O karlı güneşlerin gününde
Toprağın bir dehayı gömdüğü kadarı
Başladığı yerdeyim ölü adamın
Hayatın gizemlerini sunduğu
Her mucizenin birini bulduğu
Ölümlerin çok olduğu
Bir güne uyanıyorum yine
Sıradaki kim? bilmiyorum
Her gün zehirli havayı ciğerlerime çekiyorum
Kırmızı bir halı cehennemin önüne
Son bir umut daha bu sigaranın külüne
Bir elim dışarda seyreder Kanuniyi
Bir gözüm hep görür fâniyi
Bir parçam bekler haini
Kanım çıkarmayı bekler zalimi
Kulaklarım duyduklarından sıkıldı
Hiçbirşey değerli değil gibi
Bu bulanık gündüzün gecesi
Bir iş adamının secdesi
Onca satıra sığdırdığım on dakikayı
Üç haftaya sığdıramıyorum teferruatı
Gerçekten yazamıyorum artık
İçimi dökebileceğim tek yer burası
Nasıl bir his biliyor musun?
İnsanlar değişiyor, mevsimler, aylar, yıllar
Fakat hep aynı anı içinde yaşıyorum
O özlemi içimde bastırıyorum
Hep aynı soru kafamda dönüyor
Birkaç paket sigara yanında “neden olmuyor?”
Gerçekten yine mi buradayım
İçtiğimde de bir medet yok
Aslında hiçbirşey olmadığını anladığında
Kanındaki son damla boşluğa damladığında
İçimdeki papatya güneşe doğru ağladığında
Daha iyi anlıyorum sonbaharı yaşadığımda
Biriktirdiğim onca kaset beynimin içinde
Hepsi darmadağın şimdi tozlu bir biçimde
Özlem ve zorluğun hissi doruklarıma doğru
Aslında herşey kafamda dönen kurgu
Kaç yılında dinlemiştim bu şarkıyı
Ne zaman sarmıştım bu sargıyı
İçimde beslediğim bu kaygıyı
Ödürme zamanı adalet ve yargıyı
Paslanmış yüzümün merhabası soluk güneşe
Kendime hasret kaldım, hasretimdir bir gülüşe
Sırp ritimleri dolaşır kulağımda
Organlarım dayanamayacağının farkında
Uzaklaşmak istiyorum bu altın şehirden
Nefretim ipleri çözmekten kanlı ellerimden
Her adımda bir ağrı gelir belimden
Kurtulmak mümkün olsa kurdun dilinden
Kart oyunu bu kaderin yaşattığı
Kaç yaşında adamın kendini ağlattığı
Zorluktan yıllarca gözlerini kanattığı
Uçuruma sürükleniyorum, içinde yılların yattığı
Mevsimleri düğümle boğazıma
Rüzgarlarla tara saçlarımı
Temizle doğayla şu yüzümün aklarını
Yine köşemde ağlayarak saklanırım
Milyonlarca insanın çığlığının sözleri
Bakıyor bana altın kapaklı ölümün gözleri
Ömrümü tahmin edebiliyorum
Ve yaklaştığım kıyameti görebiliyorum
Çekin şu baskıyı üstümden, uyuyamıyorum
Kapatın tüm ışıkları, korkuyorum
Bir ritim kafamın içinde yıllardır kalan
İyi bir şey değil yıllarca hayatımı çalan
Kefen renginde bir beyazlık
İnsanların ahlağa olduğu kadar uzağım
Artık o geri gelmeyen yıllara
Soğuktan ellerim titrer
Yürüyorum kulaklık kulağımda
Hiçbir zaman olmadı biri yatağımda
Terk edilmiş bu ıssız kalp otağında
Yaşıyorum isyanların bağrında
Sokaklar korku dolu, gözlerde dehşet
Tesadüfler kanımı emen bir gerçek
Uzak dur, paslı çiviler yakıyor her yerimi
Duyuyorum yananların iğrenç seslerini
Üzerimdeki örtü güçlü
Yakıyorum yine sigaramı
Sefalet sarmış dört bir yanımı
Pişmanlık bir vampir gibi içiyor kanımı
Ah şu geriye doğru gitme isteğim
Her adımımda karartır geleceğimi
Ben de bilmiyordum bu yolu seçeceğimi
Bastırıyorum fakat sanmıyorum geçeceğini
Herkese karşı bi özlem var içimde
Ölenlere de kalanlara da
Duvarlar kara, perdeler sararmış
Bir zamanlar beş gün mutlu olan biri yaşarmış
Dertlerimi sarıyorum ipek bir kumaşa
Döndürüyorum feleğin çemberini son kez
Gülüyorum kendime ağlamadığım için
Bunca şeye katlanamadığım için
Umarım herşey güzel olur bir gün
Umarım rahat uyuyabilirim artık
Tüm bunlar bana yapılan bir işkence, zulüm
Şişenin dibinden görüyorum, orda yatıyor kan ve ölüm
Kayıt Tarihi : 8.1.2022 22:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!