Kan ve Kum Saati Şiiri - Şair Şahin Karaman

Şair Şahin Karaman
320

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Kan ve Kum Saati


Her akşam
Kızıl Güneş’in düştüğü yerde,
Mor eteğini giyinirdi dağlar.
Ve gök kubbe
Yakardı kandillerini
Karanlığa meydan okurcasına...

Bir rüzgâr eserdi,
Özgürlük timsali coşkusuyla
Yanaklarımızdan öperek
Kucaklayıp gümüş bulutları,
Elerdi köyümüzün topraklarına.

Sığ gelmişti bize,
Derelerimizin narin akışı…
Büyüsüne kapıldık nehirlerin
Ve düştük şelalesinden,
Cazibeli bu şehrin tuzağına…

Bilemedik,
Nehirlerin bir yılan gibi
Süzülüp meçhule çıkışını
Ve bilemedik,
Sinsice nasıl canlar alışını.

Meğer özgür bir dünyanın
Sevda patikalarını terk edip,
Kan kokan asfaltlarında
Öğütmeye gelmişiz zamanı.

Kimine ekmek,
Kimine şampanya damıtırken
Bu kentte fabrikaların dişlileri;
Kırıntılar aranıyordu bir yandan
Sosyetenin ayak izlerinde...

Artık kum saati değil,
Kan saati ile geçiyordu zaman.
Ya zihnimiz icraya veriliyor,
Ya da alın terimiz içiliyordu
Mum kokulu kadınların koynunda…

Belki bu yüzden
Işığını saçmaz olmuş yıldızlar.
Ve belki de bu yüzden
Koca Şahin bile uçmaz olmuş
Bu kentin gri semalarında…


Şair Şahin Karaman
Kayıt Tarihi : 23.2.2022 22:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


02 / 10 / 2010

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Şair Şahin Karaman