Biz esastan başkayız gayrı
Rengimizin huyumuzun, denkliği bir an
Vurduğumuz tel ayrı, tınılar ayrı
Sen popa mübtela, cıstak cıstak
o- yar gider benden acemaşiran
Bir mızrap vurumu,
Durup düşünmezsin ki:
Sen hangi tamtam, ben hangi figan
Kulaklarımda bir çağ uğultusu
Senin tabirinle: uygarlık, hız çağı
her yokuşu hakkıyla çıkmam gerek benimse:
yüreğimde coşkun Allah korkusu,
gün sökmeden şakağımda kırağı
ele güne rüsvay olmayım diye
göklerin sırrından kopmayım diye
tarar saçlarımı serin bir rüzgar
seherleyin,
üflenmiş bir mum gibi, salkım saçak yıldızlar
doğup-battıkça içime
irkilirim gizemkar.
Beri yanda sen,
Bir ikindi gölgesi misal: yitiyorsun büyüdükçe....
görmediğinden, inadına
kızılını buğdayın, cümbüşünü eleğim sağmanın
tekmil eylemeden hüznü: “o yemende ah”
ve eğilmeden
Simit, simitçi, çocuk seslerine: “sıcak, taze, al al”...
nisan yağmurlarından gümrah
çıkmışsın karşıma
içinde Nuhdan, İbrahimden “cümle” kalmamış
“no-derin” zamanların, market-mabetlerinde
kapalı-
çarşılarında, bir tümülüstekinden yanlız,
azalırken, çoğar çoğar,
sen hangi kar ben hangi ziyan
Hani ateş böcekleriyle yanıp
Bir nebula misal, sönecektik beraber
Uyandırmadan sükutunu gecenin
Biteviye
Soylu bir hülyada kalmalı diye
İzlerini sürebilseydik muhacir kuşların,
Ne olurdu bu sefer
Muhannetliğin tutmasa senin
illa Bizi, kıskanırdı turnalar
Bir de ağır yüklü, kof bezirganlar
Umut taşırken geriye
Yalın yalın dönecektik beraber,
Ağlardı gök bize müştaktı zemin
Fasl-ı hayalinden sonra bu demin
Sen hangi Hande, ben Hangi giryan
Kayıt Tarihi : 5.1.2016 15:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!