Kan süsü Şiiri - Akın Akça

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Kan süsü

A,
İğne batar gibi olmuştu, yılan sokması adama.
Saldırıya hareketlenen zehirdeki enzimler;
birkaç saniyede etkisini ortaya çıkaracak.
Pıhtılaşma yetisi kaybında ayna göz atışlar’ın
kan’ın adamı’nın; sair sıvılar ve yine kan;
dokulara başlıyordu sızmaya, tedricen.
Ulaşabilecekse ısırılan, ilerideki doktorlara:
acaba günün hangi saatinde saldırı olmuştu;
son kere, hangi zaman doyurmuştu kendisini;
inmişti değin derinliğe, sivri dişler, hangi?
Kaç vakte kadar hangi oran, zehrin miktarı?
Ya yaşı hayvanın ile zembrek zehrin gücü?
İyi ki çocuk değildi, karşı koyamayacak kadar
olurdu bünyesi; artık beklemeden koşmalı!
En kötü senaryo: Ölüme neden olan,
durduruluverecek olan sistemi dolaşımın,
şok ile iç ve dış kanamalar zinciri; ve tabi,
büyük çapta doku ölümü –köhnemiş getirisi.
Kendini koruyan saldırmış, adam aldırmamış
sopayla dürtmüş kovanı, şimdi ise artık
toksinler büyük oranda vücuda istem dışı.

B,
Ormanda hayvanı dürten, Dikilitaş’a yolcu
olmalı İznik’e. Takmalı giderken komik-safari –
baş üşümesin- sıcak bir cafe bulup çökmeli.
İyi hazırla manuel Nikon fotoğraf makinanı.
Ertesi gün, bir klasikle çekeceksin Dikilitaş’ı.
Evet gerçekten zordu, meyve bahçeleri: hayır,
ilerlemeye müsaade etti ama dikenler de vardı.
Vardı Allahtan bazı civar köylüler, sevenler.
Buradaymış işte Dikili, kitabesi bir yüzünde;
Özenle kazılı olmayan diğer çehresi onun ise,
Futbol takımlarının adları boya ile oraya …
İşte böyleyiz, güzel köylülerimiz, neşe ile
otururlar suyu çekilmiş Konya’larda
Bizans Roma kalıntılarının üzerine üzerine.
Kaçı bilir ki oturuyordur onlar neree? ?
Tarihi eser bile çalıp çırpamaz Anadolu.
Garibanın şen Afgan halay sesi kulaklarda;
dolaştı adam kitabenin çevresini bir kere.
Çıngırağıyla bir bebek-yılan.. piti piti, sokulgan;
soktu yöneltti rüyaya, 6.kattan hastanelere.
Beş değil altı parçadır bu anıt, en azından.
Altıncısı kayıp: mehteran, iki ileri bir geri.
Kuş figürü yazılı olmalıdır en üstte, parçada;
söylencelerin yalancısıdır fotorafçı belki;
Ama çekmiştir, hem fotoraf’ı da değil –
fotoğraf’ı, onun kendi halleri-elleri.

C,
Büyük, beyaz bir hastaneye getirilmiş
olmalıydı sonunda, kor ışıklar kamaşkası
Gözleri, seçemiyordu süzülen bir zayıf ışığı:
Yoğun ışık geliyordu, evin her taraftaan.
Uçan daire gibi bir yer burası olmalıdır.
Serumları takıp takıştırıyordu hemşireler;
Ama onun kendisine, dönmesine hayata.
Kümes koruyan tavuk alacasız horozu öttüren.
Her tarafta bir heyecan havası; “yetişecek
olanlar mı var, hayırdır, yılbaşı gecesine? ”
Böyle, böyle bekliyoruz işte, n’olacaksa? (!)
Hadi bakalım, büyük umutlar bekler kapılarda.
Hadi bakalım yine, gelsin son bileşkeler..
Görür olsun ilkleri; gönül yaşarken ilkleri.
Sarsılıyor adamın bedeni, kaskatı saralı gibi.
Çok oranda yeldeğirmenlendi vücda zehr.
Bilse hiç dürter miydi eğlencesine yılanı:
çıngırağıydı çıngıraklı yılanın, saati-öcü;
‘6. altın.. ki,..en tepesindeki Dikilitaş’ın
..efsanevi kuş’u –ki bu 6., en üstte olmuşidi’;
Kaf Dağı meselesi aynı, zümrüdüankanın.

D.
Ormandan İznik’e, Gazellerden hastaneye…
Ama eğer hastanede uyanıldıysa yılandan ki öyle:
gerçekler için yer, gene; hastane öncesi olmalıdır.
O halde “orman bizi kaybedebilir bazen “ olsa da,
ormanı biz kaybetmiyoruz demektir/ Mi?

İyileşmesi gerekti, kelle koltukta yollandı.
Ama serumlardan falan artık kelepçesizlenmişti.
Remzi Usta’nın yolunu tuttu tekrar İznik’e.
Hava iyi olmasa da bazen gene, çini kakmacısı
fırınına konuk daha fazla olacak bu sefer onun.
Bir ebru sanatçısı gibi döşüyor can havli-sular’ı.
İnce kıymıksı şeyler, bırakıyor boyayı suya sanatı.
Güzel şekiller oluşuyor, Kırkpınar Ağaları yalancısı:
Kulelerde dört dönen güreşçi İbni Sina’lar,
Ermeydanı Ağalarınca dillendiriliyor, anlatılagele …
Kurumasın köylerimiz, lehçelerimiz susmasın.
Korunsun şehirlerdeki nüfus ama “artmasın onlar”
bile değil: azalmasın köyler, kendileri için…
Zenginlik, paradan öte bir şey, hayatın içinde.
Ver bakalım bir çay uzat ordan Remzi Usta –
bir de, hayat yalanlasın sevgiliyi gidişatına;
şimdilik sadece kolye uçları ile gümüş montürü
özgün tasarımları Ve burçlar serisi kabulleri,
bekleriz efendim unutulmuş kasabalarımıza
- Dökülelim şöyle, bir masaya, caddeye nazır.

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 30.1.2007 02:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


- … BÖLÜMLERE VEKİ ŞİİRE; VARSA, BAZI İLHAM KAYNAKÇALARI: Bölüm A, s. 82-83 National Geographic Türkiye Mayıs 2005 (yılanlar) Bölüm B, s. 56 National Geographic Türkiye Mayıs 2005 (fotoğrafçı Kemal Nuraydın’ın bir gezisi) üzerine Sanırım iki ayrı olayın -yani yılan ile Dikilitaş’ın 6. katı kayıp” olaylarının vs.- uyandırdıkları ikisini bir şiirde sembolize etmeme yol açtı ya da böyle bir şeyler.. Umarım iyidir, gene okuyacağı :) Bu şiir için arkaplandan ilham dürtücü national geographic Türkiye dergisine teşekkürler. Sevgiler can dostlar. Ayrc, Güzel bir adres: http://www.iznikcinisi.com/ ’07 ocak 30 01:06 first day 01:43 second touch endler

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Akın Akça