Kan kaybı Şiiri - Hanzade Servi

Hanzade Servi
26

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Kan kaybı

Şiirlerin kafiyeli gözleri hep,
Gidenin ardından el sallayana dolar
Çünkü ancak uzaklaşana veda için
Kalkan elin
“Kal” diyemeyen aciz rüzgarı,
Boş bir sayfaya
Can alıcı harfleri
Uygun sırayla dizecek fırtınayı oluşturabilir

Bir çift ıslak göz
Ve havaya kalkmış beş parmak,
Ayrılık şiirlerinin
Vazgeçilmez ilham oyuncularıdır
Bir el kalkar
“Dur” diye haykırdığını kimse duymaz

Her elin her parmağına
Konuşma hakkı verilse,
Belki bugün bir sürü ayrılık,
Henüz başlamamış olurdu
Hatta
Hiç başlamazlardı

Onu kolundan tutup sana çeken de,
Ardından veda eden de;
Bir gün saçlarını okşarken,
Başka bir gün,
Aşkınıza adanmış şarkıyla çalan
Telefonun tuşlarında,
Onun isminin harflerine
“Reddet” diyen de
Ellerin değil mi?

Dudaklara güven olmuyor
Bazen anlamsız gururlara,
Bazen haklı sandığı korkulara
Aldanıp yalan söylüyor
Ama bir elin yalan söylediği,
Bugüne dek görülmedi
Herkesin veda ettiğini sandığı anda,
O, beş parmağıyla beraber
“Kal” diye bağırıyordu
Sesinin çıkmaması,
Onun suçu değil ki

En acıklı filmler hep,
Gidenin ardından el sallayanın çantasındaki
Verilememiş hediyeyle biter
Çünkü izleyicinin çantasındaki mendiller,
Söylenmemiş sözlerin üzerine inşa edilen
Kolonsuz, kirişsiz,
Yıkılmak için depremi bile beklemeyen;
Zaten yıkılmış olarak ayakta duran
Ayrılıklarla ıslanmayı sever
Ve yanında durulan,
Kendisine acınan hep,
Geride kalandır

Gitme eylemini gerçekleştirenin,
Acımasız, duygusuz,
Hatta kalpsiz olduğu düşünülür
Konuşmayan çocuklara
“Senin dilin yok mu” diye takılmayı seven hiç kimse,
Kalpsiz bulduğu “giden”e,
“Senin kalbin yok mu” diye sormayı
Akıl etmez
Oysa sorsa…
Utangaç bir gururla dilini dudaklarının arasından
Gösteren tüm sessiz çocukların yaptığı gibi,
Göğüs kafesinin içinden
Kanayan bir kalbi çıkarıp
Göstermek de,
O kadar kolaydır
Kanayan kalpler,
Sormayanlara gösterilmez
Onların,
Dakikada altmış atışı zor bulan,
Kan kaybından anemiye gidişli
Can çekişmelerini,
Ancak bakmasını bilenler görebilir
Ama işin içinde bir “geride kalan” varsa,
Gözler,
Gidenin kanayan kalbine karşı körleşir
Kalbini kanatma hakkı,
Bir yargısız infaz gibi
Hep geride kalana verilir

Giden,
Bir sürü güzel sözcüğün ardına eklenmiş
“Siz” ve “sız” ekleriyle uğurlanır
Aldıkları “siz” ve “sız”larla
Hakaret kılığına bürünen kelimeler,
Geride kalanın acısını hafifletmek için icat edilmiş
Yara bantlarıdır
En popüler olanı “kalpsiz”dir ki,
Kalbin çeşitli yerlerindeki çatlaklara
En yakın dostlar tarafından
İtinayla tatbik edilmesine,
Geçici çözüm denir
Kalp tamamen iyileşirse,
Kalpsiz marka yara bantları
Kendiliğinden çıkar
İyileşmeden çekmeye kalkarsanız,
Ne üflemek
Ne de önce ucundan kaldırıp,
Gerisini hızla kaldırıvermek gibi
Taktikler işe yarar
Kalp yine kanar
Bu kez “kalpsiz” marka
Sargı bezlerine ya da alçılara
İhtiyaç duyar

Geride kalanın kalbi,
Dostlar için bir görev;
Hayattaki tüm isyanlarını
Özgürce boşaltabilecekleri
Bir “gidenin ardı” demektir
Giden, her türlü sıfatı hak eder
Çünkü gitmiştir
Kalan,
Kendisine sunulan ihtimamı
Sorgusuz sualsiz üzerine örter
Çünkü geride kalmıştır
Ve ne kadar hızlı koşsa da,
Gidene yetişemeyeceğini bilir
Gidenler çok yavaş yürür
Bu, dünyanın en ulaşılmaz yavaşlığıdır
İki adım önünüzde bile olsa,
Hiçbir gidene yetişemezsiniz

Giden neleri alıp gider?
Geride kalana neler kalır?
Önyargılı gözlerin kaleminden çıkanlara
Kulak verirseniz,
Gidenin çantasında sadece,
Gitme sebebi olan son damla vardır
İlişkinin tamamının ağzına kadar doldurduğu bardak,
Geride kalanın hakkıdır
Geride kalan, son damlaya anlam veremez
Elindeki bardağa gözünden,
Kendi son damlasını akıtır
Gidenin çantasındaki son damla,
Geride kalan ve dostları tarafından
Çoğunlukla “başka biri”,
“Gidenin sorunları”,
Ya da
“Kalana layık olmayan, uçarı bir kalp”
Olarak adlandırılır
Kimse o damlanın,
Gerçekten bardağı taşıran son damla
Olabileceğini düşünmez
Gitme eylemi, ilişkiyi bitirmiştir
Bu da suçu,
Otomatikman gidenin hanesine işler
Geride kalan, sırf kaldığı için
Tüm suçlarıyla
Beraat eder

Aşk filmleri hep,
Geride kalanın gözyaşları içinde baktığı
Pencerede biter
Kalan kalmış,
Hikaye bitmiştir
Hiçbir kamera,
Gideni takip etmez
Oysa gidenin hikayesi,
Çantasındaki tüm damlalarla beraber
Yeni başlamıştır

Geride kalanla kalmak,
İşin kolayına kaçmaktır
Gideni izlemeyen kameralar sanki,
Daha çok acı çekmemizi
İstemezmiş gibi davranır
Öyle ki,
Gideni takip ettiğimizde onu,
Erol Taş kahkahaları atarak
Bir kuzu budunu yerken
Bulacağımızı sanırız
Ya da
Ardındakine aldırmayan adımlarıyla,
Yeni sevgilisine koşmaktadır

Bu ayrılık seremonisinde,
Biz otomatikman
Geride kalanın tarafına yazılırız
Kimse,
Gideni takip etmemize izin vermez

Peki giden,
Sevdiği için gitmiş olamaz mı?

Geride kalanın,
Henüz geride kalmadığı;
Gidenin de,
Daha yola çıkmadığı günlerde
Müstakbel geride kalan,
Müstakbel gidenin sevgisini hor kullanmış olamaz mı?

Buna genelde “çantada keklik” denir
“Ne yaparsam yapayım,
Nasılsa yanımda durur” duygusu,
Niyeyse bazılarında minnet değil,
Küstahça bir rahatlama yaratır
Aşkın kaldıramayacağı ilk şey,
Çantadaki kekliklerdir
Sonrasında aşk sandığınız her şey,
Düz ovada birbiri ardına avlanır

Geride kalan,
Geride kaldığı için kurbandır
Suçlu da olsa, suçsuz da olsa,
Başını önüne eğip,
Gidenin geri gelmesini bekler
Ağzına binlerce kez düğüm atılmış
Bir çantadan,
Kekliğin nasıl kaçtığına
Akıl sır erdiremez
Oysa her şey,
Çantadaki kekliğin kalbiyle alakalıdır
O kalp kanamaya başlarsa,
Akan kanlar çantadaki binlerce düğümü,
İki saniye içinde çözebilir

Geride kalanın anlatacakları,
Artık bitmiştir
Asıl hikaye,
Gidenin kanlı ayak izlerinde gizlenir
İzler ne kadar taze olursa olsun,
Giden uzaklaşalı çok olmuştur
Kalbindeki yarayla
Bu kadar yavaş
Ama bu kadar hızlı gidebilmesi,
Ancak aşka dair bir gizemdir

Giden bazen,
Sevgisi hak ettiği pamuktan yatakları
Bulamadığı için gider
Yarı yoldan dönse,
Pamuktan yatakların bu kez
Aşk sığınağı değil,
Kan kaybını önlemeye çalışan
Yumuşak ve nafile bir çaba olacağını bilir

Geride kalan,
Suçunu kendinden bile gizler
Ruhunu, onu avutan ellere bırakır
Penceresinin baktığı boş yolun,
Bugüne kadar kendisinin çizdiği
Bir gelecek tablosu olduğunu anlar
Oysa yol boş değildir
Gidenin kalbinden dökülen
Kan damlalarıyla kaplıdır
Ama geride kalanın gözleri suçluysa,
Kan damlalarını görme yetisini de kaybetmiştir

Geride kalan, avutulur
Çünkü geride kalmıştır
Gidenin sadece ardından bakılır
Çünkü gitmeyi seçmiştir
Giden,
Geride kalanlar tarafından
Sebebinin sorgulanmadığı,
Kendi kan kaybının içinde
Ölene kadar yürür
Öldüğünü kimse duymaz

Hanzade Servi
Kayıt Tarihi : 28.2.2010 19:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hanzade Servi