Kan Kalesi Şiiri - Yorumlar

İsmet Özel
69

ŞİİR


915

TAKİPÇİ

Elbet bir hinlik vardır seni sevişimde
ey kanıma çakıllar karıştıran isyan

saçlarıma bin küsür yalnızlığı takıp girdiğim şehre
insan varlığımızdan tuhaf tohumlar bıraksam
günü geçmiş bir gazete, toprak bir çanak
bir daha gelmem belki diye bir not bakır maşrapanın yanında

Tamamını Oku
  • Nurcan Usta Diriker
    Nurcan Usta Diriker 04.03.2008 - 14:54

    bir solukda okudum...ve şiir içimde hala akmaya devam ediyor

    kocaman şairimize kocaman sevgi ve saygılar

    nurcan usta

    Cevap Yaz
  • Hasan Tan
    Hasan Tan 04.03.2008 - 12:37

    Sen şimdi sevincimin akranısın
    ey kanıma çakıllar karıştıran isyan
    doğrusu seni toprağı eller gibi sevdim
    yaralarımı onduranımsın
    yatağımı hiç boş bırakmayan...
    Yüzümü ellerimle yine kapayayım mı?
    bekçi karısının belaltını mı anlatayım insanlara
    yoksa onlara bilinmez bir toprak mı adayayım
    değil
    partizanlığım dalaşmak istiyor anla
    bu sarsak hırgürüyle dünyanın
    dalaşmak dalaşmak dalaşmak
    böylece aşk akranım oluyor benim
    ey bayırdan ve yokuştan uzaklara
    ey çırpınan bir geyiktir memelerin
    karnın ısırgan otları gibi aklımda.


    Oldum olası kes, yapıştır sevmem velakin; Böyle uluorta düşünmezki insan ve böyle dımdızlak sevişmezki düşlerindekilerle..

    İsmet Özel solculuk yıllarında nasıl da yazarmış böyle.. Peh peh peh.

    -Var mısın yok yere ağlamaya... Ki bir sis
    yanık bırakılmış bir fısıltı
    şehri sarıyor, bir dehliz olan bana ulaşamıyor ama
    herkesin içinde iğdiş bir bahar
    bacakları eriyor memurların, evkızlarının
    ve saat 24 vardiyasının işçileri
    inmiyor ocaklarına.
    Vay aman aman aman ben buna dayanamam. Bir sosyolog edasıyla yazmış. İsmet Özel'in ismet sıfatını taşıyan şiirlerden. Hiç günahı yok çocuğun, şairin, halkın...haa bir de bekçi karısının ayıp taraflarını anlatma isteği bile suç değil..
    Toplum mühendisliği böyle bir şeydir galiba. Yozlaşmış ve rengini yitirmiş her şey, neylersin..

    Cevap Yaz
  • Ziya Öztürk
    Ziya Öztürk 04.03.2008 - 12:33

    İsmet özel, özel bir adam galiba.

    Cevap Yaz
  • Ayfer Erçevik
    Ayfer Erçevik 04.03.2008 - 11:03

    zamanı saçlarına kondurmuş Pir.aşka akran olmak için evet dalaşacak hep dalaşacak bir sunusu hayatın

    Cevap Yaz
  • Gülgün Çako
    Gülgün Çako 04.03.2008 - 10:56

    'O adımın ritmiyle çarpar kalp...
    Yaklaştıkça , aksi , gönülde yol olur..
    Dil telaşa aman verse de vermese de
    Dost! dendiğinde
    Zaman akılda durur '

    Bu şiiri sevdirene....
    Gülgün Çako


    KAN KALESİ

    Elbet bir hinlik vardır seni sevişimde
    ey kanıma çakıllar karıştıran isyan

    saçlarıma bin küsür yalnızlığı takıp girdiğim şehre
    insan varlığımızdan tuhaf tohumlar bıraksam
    günü geçmiş bir gazete, toprak bir çanak
    bir daha gelmem belki diye bir not bakır maşrapanın yanında
    şeytanlar da yürür benimle herhal ıslık çaldığım için
    bir şahan tüylerini döker ardımsıra
    artık bırakılmaktan yapılma bir adam sayılırım
    böğrümde kambur çocuklardan bir payanda.

    Gizemli bir dehliz gibi şehri dolaşıyorum
    sıkıca tutuyorum kendimi şehre karışmaktan alıkoymaya
    her yerimde urlar çıkıyor, biraz kürt, biraz köylü, biraz makina
    kangren oluyorum bahar geldiği için
    urlarımı kesiyorum kör bir usturayla
    ama kopmuyor onlar ve bana şehri dolaştırıyor
    bırakabileceğim her şeyi bıraktırıyor bana
    kızlardan geçilmiyor köprüler, ayak bileklerime dek
    yükseliyor kız tortuları
    tülbentlerden kanı süzülürken körpe yavruların
    bir bazı şeyler bulmalı yüzümüze tebelleş olan bu korkuya
    -Avluya çık
    -Avluya kara bir şey bırakılmış
    (bir bomba)

    Kulaklarımız alışmıştı tıpırtısına yağmurun
    şehre sıkıntının rahatlığı basmadan giriyorduk
    filimler üç günde bir değişiyordu
    bense ikircikliydim ama korkmuyordum
    polis olan babamla tatil arasında uçuşup duruyordum durmadan
    urlarım yoktu, suçum yoktu,
    ve beyaz kuşlar kalkardı anamın hırkasından
    şehre karışmayan bir dehliz değildim
    sevinçle kovalıyordum kendimi
    bunları ansımak başımı döndürüyor bazan
    elbet bir hinlik vardır seni sevişimde
    ey kanıma çakıllar karıştıran isyan.

    Azan bir hevestir artık tanyeri
    söküp gövdesinde bir cehennem parçalamak ister insan
    şehrin defterini dürüp uzanmak ister yanına
    üstümüzü kuş sesinden bir lekeyle örtmeli
    umudumuzu kapmaya gelen makinaları
    bütün çirkefini şehrin çarpıtıp aşkımıza
    solumak gece
    terlemek gece
    gece çarşaflara...

    Açıklanacak, belletilecek olan belki
    milât öncesi ve sonrası lâkırdıları
    karışık banka hesapları, navlun
    yani öylesine açık değil pek
    hatta
    -şehir mi, değil mi burası-
    kötürüm bir kurt çantamı karıştırıyor
    neden karıştırıyor, ne hakla
    direnmeler, erzurumlar, kalfalar
    gecenin ipini koparan gece safaları
    -Var mısın yok yere ağlamaya... Ki bir sis
    yanık bırakılmış bir fısıltı
    şehri sarıyor, bir dehliz olan bana ulaşamıyor ama
    herkesin içinde iğdiş bir bahar
    bacakları eriyor memurların, evkızlarının
    ve saat 24 vardiyasının işçileri
    inmiyor ocaklarına.

    Yufka mıdır
    yufka mıdır benim bakışım dünyaya
    ki acılarıyla başlatırım insanları
    derimi yalayarak geçen mevsim
    beni alır şehirden yıpranmış bakışlarla
    her askere gidenin, her tören yorgununun
    kondurur kemerinin kaşına.
    Böylece ben, o küskün, o karışmayan dehliz
    koca bir tomruğu yüklenirim arkadaşlarla
    koca bir tomruğu kaldırıp kaldırıp
    kümbetlere, bitkinliğin bordasına...
    Kanın çığırından çıktığı saattir bu
    memelerini bana sıkıca bastırdığın
    hercai bir yürek somurtkan kepenklerin ardında
    şehri acıtan çocukluğumuza değdikçe
    biz seviştikçe bizi acıtan
    kukumav kuşları, mânilerle dolu bir yatak
    zaç yağı şişeleri kocaman.

    Sen şimdi sevincimin akranısın
    ey kanıma çakıllar karıştıran isyan
    doğrusu seni toprağı eller gibi sevdim
    yaralarımı onduranımsın
    yatağımı hiç boş bırakmayan...
    Yüzümü ellerimle yine kapayayım mı?
    bekçi karısının belaltını mı anlatayım insanlara
    yoksa onlara bilinmez bir toprak mı adayayım
    değil
    partizanlığım dalaşmak istiyor anla
    bu sarsak hırgürüyle dünyanın
    dalaşmak dalaşmak dalaşmak
    böylece aşk akranım oluyor benim
    ey bayırdan ve yokuştan uzaklara
    ey çırpınan bir geyiktir memelerin
    karnın ısırgan otları gibi aklımda.


    İsmet Özel

    Cevap Yaz
  • Enver Özçağlayan
    Enver Özçağlayan 04.03.2008 - 10:36

    'Yannış yunnuş' da olsa İsmet bey böyle yazmış; hem de ne yazmış, sayfalar dolusu.Benden
    başka on kişi yorum vermiş,oniki kişi de puan.Ama
    bu kadar uzun,kafa patlatıcı bir şiirin 'eh' değerinde
    puanlanması, yani yeterince anlaşılamaması yazık
    değil mi? Ben yorum yapmıyacağım canım...

    Enver Özçağlayan

    Cevap Yaz
  • Çetin Özdemir
    Çetin Özdemir 04.03.2008 - 10:26

    Zannımca şiir daha birkaç sayfa uzatılabilirdi. Elde mevcut bir sürü dolgu maddesi vardır herhalde. Şair mi yoruldu, yoksa bundan sonrasını zaten okur da okumak istemez tasasına mı düşüldü diyorum. Yine de emek emektir, nasıl lanse edilirse edilsin.

    Cevap Yaz
  • Selcen Koçel
    Selcen Koçel 04.03.2008 - 10:16

    Buyrun, düzeltilmesi için aşağıda yanlışını görmediğim haliyle sunulmakta şiir..


    'Elbet bir hinlik vardır seni sevişimde
    ey kanıma çakıllar karıştıran isyan

    saçlarıma bin küsür yalnızlığı takıp girdiğim şehre
    insan varlığımızdan tuhaf tohumlar bıraksam
    günü geçmiş bir gazete, toprak bir çanak
    bir daha gelmem belki diye bir not bakır maşrapanın yanında
    şeytanlar da yürür benimle herhal ıslık çaldığım için
    bir şahan tüylerini döker ardımsıra
    artık bırakılmaktan yapılma bir adam sayılırım
    böğrümde kambur çocuklardan bir payanda.

    Gizemli bir dehliz gibi şehri dolaşıyorum
    sıkıca tutuyorum kendimi şehre karışmaktan alıkoymaya
    her yerimde urlar çıkıyor, biraz kürt, biraz köylü, biraz makina
    kangren oluyorum bahar geldiği için
    urlarımı kesiyorum kör bir usturayla
    ama kopmuyor onlar ve bana şehri dolaştırıyor
    bırakabileceğim her şeyi bıraktırıyor bana
    kızlardan geçilmiyor köprüler, ayak bileklerime dek
    yükseliyor kız tortuları
    tülbentlerden kanı süzülürken körpe yavruların
    bir bazı şeyler bulmalı yüzümüze tebelleş olan bu korkuya
    -Avluya çık
    -Avluya kara bir şey bırakılmış
    (bir bomba)

    Kulaklarımız alışmıştı tıpırtısına yağmurun
    şehre sıkıntının rahatlığı basmadan giriyorduk
    filimler üç günde bir değişiyordu
    bense ikircikliydim ama korkmuyordum
    polis olan babamla tatil arasında uçuşup duruyordum durmadan
    urlarım yoktu, suçum yoktu,
    ve beyaz kuşlar kalkardı anamın hırkasından
    şehre karışmayan bir dehliz değildim
    sevinçle kovalıyordum kendimi
    bunları ansımak başımı döndürüyor bazan
    elbet bir hinlik vardır seni sevişimde
    ey kanıma çakıllar karıştıran isyan.

    Azan bir hevestir artık tanyeri
    söküp gövdesinde bir cehennem parçalamak ister insan
    şehrin defterini dürüp uzanmak ister yanına
    üstümüzü kuş sesinden bir lekeyle örtmeli
    umudumuzu kapmaya gelen makinaları
    bütün çirkefini şehrin çarpıtıp aşkımıza
    solumak gece
    terlemek gece
    gece çarşaflara...

    Açıklanacak, belletilecek olan belki
    milât öncesi ve sonrası lâkırdıları
    karışık banka hesapları, navlun
    yani öylesine açık değil pek
    hatta
    -şehir mi, değil mi burası-
    kötürüm bir kurt çantamı karıştırıyor
    neden karıştırıyor, ne hakla
    direnmeler, erzurumlar, kalfalar
    gecenin ipini koparan gece safaları
    -Var mısın yok yere ağlamaya... Ki bir sis
    yanık bırakılmış bir fısıltı
    şehri sarıyor, bir dehliz olan bana ulaşamıyor ama
    herkesin içinde iğdiş bir bahar
    bacakları eriyor memurların, evkızlarının
    ve saat 24 vardiyasının işçileri
    inmiyor ocaklarına.

    Yufka mıdır
    yufka mıdır benim bakışım dünyaya
    ki acılarıyla başlatırım insanları
    derimi yalayarak geçen mevsim
    beni alır şehirden yıpranmış bakışlarla
    her askere gidenin, her tören yorgununun
    kondurur kemerinin kaşına.
    Böylece ben, o küskün, o karışmayan dehliz
    koca bir tomruğu yüklenirim arkadaşlarla
    koca bir tomruğu kaldırıp kaldırıp
    kümbetlere, bitkinliğin bordasına...
    Kanın çığırından çıktığı saattir bu
    memelerini bana sıkıca bastırdığın
    hercai bir yürek somurtkan kepenklerin ardında
    şehri acıtan çocukluğumuza değdikçe
    biz seviştikçe bizi acıtan
    kukumav kuşları, mânilerle dolu bir yatak
    zaç yağı şişeleri kocaman.

    Sen şimdi sevincimin akranısın
    ey kanıma çakıllar karıştıran isyan
    doğrusu seni toprağı eller gibi sevdim
    yaralarımı onduranımsın
    yatağımı hiç boş bırakmayan...
    Yüzümü ellerimle yine kapayayım mı?
    bekçi karısının belaltını mı anlatayım insanlara
    yoksa onlara bilinmez bir toprak mı adayayım
    değil
    partizanlığım dalaşmak istiyor anla
    bu sarsak hırgürüyle dünyanın
    dalaşmak dalaşmak dalaşmak
    böylece aşk akranım oluyor benim
    ey bayırdan ve yokuştan uzaklara
    ey çırpınan bir geyiktir memelerin
    karnın ısırgan otları gibi aklımda.'

    Cevap Yaz
  • Naime Erlaçin
    Naime Erlaçin 04.03.2008 - 09:46

    'Elbet bir hinlik VARDIR seni sevişimde
    ey kanıma çakıllar karıştıran isyan

    saçlarıma bin küsür yalnızlığı takıp girdiğim şehre
    insan varlığımızdan tuhaf tohumlar BIRAKSAM'

    BU GÜZEL ŞİİRE HAKSIZLIK ETMEYELİM LÜTFEN!

    İlk dört dizede bana göre iki hata var. Yine de aslından teyid edilmeli elbette. Haklıysam eğer, bunların Antoloji yetkilileri tarafından düzeltilmesini rica ediyorum...

    Cevap Yaz
  • Veysi Bozkurt
    Veysi Bozkurt 04.03.2008 - 08:51

    YÜREĞİNİZE SAĞLIK İSMET BEY.İÇTEN SAMİMİ VE EDEBİ BİR ANLATIMLA İFADE EDİLİMİŞ DUYGULAR....
    GÜNÜN ŞAİRİ SEÇİLDİĞİNİZ İÇİN KUTLARIM...

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 23 tane yorum bulunmakta