Kan Dır Ma
Kandırmayan, kanmaz! Kandıran da kaybeder!
Kağıt üzerindeki iki boyutlu çizgi adamın, üç boyutlu küreyi tanımlaması; “Bir noktadan başlayıp genişleyen ve bir noktada biten iki boyutlu daireler dosyası! Yani iki boyuttan bakan, üçüncü boyutu holografik olarak zihninde canlandırabilir; asla tam olarak kavrayamaz! Yani iki boyutlu bir nesne, üçüncü boyutu anlamak için zihnini kandırmak zorundadır! Buna da “İnanç” denir! Yani kişinin inandığı her ne ise bu aslen o boyutta yok hükmünde ama gerçekte vardır! Çünkü iki boyutlu ortamda, üçüncü boyutu temsil eden somut bir nesne yoktur! Kağıt üzerine çizilen iki boyutlu çizgi adam, üç boyutlu olan bir bilyeyi sadece bir nokta olarak algılar! Kağıt üzerini yumuşak jöle gibi düşünürsek, üç boyutlu bilyeyi bu çizgi adama algılatmak için bastırmak gerek bu sefer de bir daire görecek daha da bastırınca dairelerin büyüdüğünü ve ekvatordan sonra da daralarak tekrar bir nokta olduğunu izleyecek yani asla üç boyutlu küreden bahsetmeyecek!
Kandırılmaktan bahsedenlerin, aslında başkalarını kandıramamaktan kaynaklı yakınmalarını gözlemliyorum!
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
http://www.sonsuz.us/hiper_kup
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta