Kan Davası Şiiri - Fahrettin Siyamoğlu

Kardeşlerim
Karlı dağın yamacına bir köy kurmuşlar
Ana baba çoluk çocuk kartal gibi
Koca dağı yüreğinden vurmuşlar

Yedikleri ekmekle soğandır
Ve bazen bulgur aşı
Özlemleri kandır, bütün gördükleri
Beşik ve mezartaşı

Yüzlerine işlenmiştir mavimsi mor
Döğne döğme yeminleri
Namuslarıdır atla kadın ve tüfek
Birde gururları ve kinleri
Ölümleri gerçek.

Bir tanrıları ve kalplerinde birde inat
Güneş uzaklarında doğar batar
Fallarında bile hep aynı izler
Kanı kan temizler.

Evleri indir, miras bırakır öcü babalar
Çocukların emdiği süt değil kindir
Daha doğar doğmaz kalbi açarlar
İçine bir avuç biber atarlar
Yanar da ha yanar..

Umurlarında olmaz ne yağmur nede kar
Baskın zamanın bekler dururlar
Ne yazdan ne ayazdan korkuları var
Gece yarısı, toprak damlı bir ev saman sarısı
Dışarıda, tipi yapan, donduran, boğan
Zemheri fırtınası var

İçeride yarı sönmüş birkaç tezek
Bir beşikte altı aylık bir bebek
Ve yatakta bir adam
Dağ değilse bile dağın yarısı
Kollarında on sekizlik güzel karısı.

Toprak damın üstündeki pencere
Kahrından çatlarmış gibi
Parçalanıp dağılarak düşer yerlere
Karşı gelemez kadere.

Yüzlerinde rüzgar yanığı üç adam
Üç kahraman
Yana çekilir birisi
Öbürü bekler eşikte
Yatağa doğru yürür en irisi
Kolunda bir mavzer eli tetikte
Sözcükler dökülür dudaklarından
-Kalk ulan gavurun oğlu salavat getir
Siçramak için doğrulur kurban
Yerinden fırlamış gözler ve sapsarı bir ten
Ölmeden çok önce ölmüştür zaten
Bir şimşek çakar önce sonra bir gümbürtü kopar
Duvarlar sarsılır silah sesinden
Göz açıp kapayıncaya kadar
Bir kurşun alnından girer adamın
Öbürü ensesinden.

Genç kadın sarsılarak beşiğe doğru koşar
Çehresinde gam keder dürüm dürüm
Gözünde yaşlar
-Çocuğu bağışlayın der beni öldürün
Bir adım yaklaşarak
Adam mekanizmayı açar kapar
Şırrak şırrak
Tek patlama duyulur Tırrrak
Ve odada barut kokulu bir duman
Ve bir kan fışkırması genç kadının alnından.

Adam mavzeri yere bırakır
Süt isteyen çocuğa kadar gelince
Bir bıçak parlar elinde keskin ve ince
Sivri uçlu bir hançer
Bir dua mırıldanır önce sonra Bismillah çeker
Ve başından tutup altı aylık yavuruyu boynundan biçer

Oy anan oy
Doy kara toprak doy
Etim kemiğim, derim
Suçlarım şereflerim
Dağların koğuğunda yaşayan kardeşlerim
Önce cümlenize selam ederim
Birinci sayfasını okudunuzmu gazetelerin
Gina'nın dizi kırılmış
Sonra efendim Karolin eşinden ayrılacakmış
Capri'de kış en önemlisi haberlerin
Alaskadaki askerelerin
Peksimetleri ve çukulataları azalmış
Ve Newyork caddelerinde yasını tutuyorlarmış
Kudüs çöllerinde vurulup toprağa düşenlerin
Siz
Mert ve bilgisiz
Yılda birkez kente inen kardeşlerim
Ankara neresidir bilirmisini
Beni sorarsanız
Koynuna saklanıp gecelerin
Her akşam şarap kadehlerinde İstanbul'u içerim

Anamın göreceği gelmiş
Gel diye imza atıyor babam mektuplarında
Bacılarım özlemiş beni
Aydınlık getirebilirmişim belki
Kin yerine aşk koyabilirmişim içine türkülerin

Gelememki
Bana hak verin
Ortaokul liselerde dirsek çürüten
Fakültelerde okumuş ünüversiteler görmüşüm
Alnımda gurur diplomalar almışım
Demet demet cebimde durur
Böylesine bir insan
Dağbaşlarında amanın
Mutlumu olur....