Mesafeleri yok eden
bir kadeh şarap doyumsuzluğu,
bak ellerin ellerimde şimdi
gözlerin gözlerimde...
'mutlu ol' demiştin
Gece yorgun
Bir busenin sıcaklığını
Inkar ediyor dudaklar
Kadın aynadaki aksine hayran,
Sustururken tensel duyguları
Sensizlik senfonisi takılmış peşine rüzgarın.
susturamıyorum içimdeki çığlıkları
kulaklarım çınlıyor...
Ah bir söndürebilsem içimdeki yangını
Yağmur tanesi okşarcasına akar gider tenimden
dokunuşlarını yıkar seni benden götürürken
yağmur sonrası bir ebemkuşağı doğar
ben yeşili seçerim.
mutluluk getirir derdi nenem yeşilin altından geçersen
Akdeniz rüzgarıyla hissettim
portakal çiçeklerinin kokusunu...
Aşk'a davetkar bir iksir gibiydi
özlemin vardı hissedilen söyleyemediğim
Istanbul'un balık kokan dar sokaklarında
Bu gün şiır olup dudaklarımı yakmalısın
Unutmadığım bir busenin tadını mühürlediğim
Isyankar ruhum,yorgun bir yarış atı gibi
Dökülen sarı yaprakların titreyişinde aynı inilti
bir ıslığa dönüştü şarkımız,
SOYUNDUM GURURUMDAN
Perdeleri çektim
İstanbul gecelerine
Loş bir ışığa sığınıyorum
Bu gece yalnızlığım konuşuyor,
Ben susuyorum.
Bir menekşe/nin koynunda yatıyor zehirli yılan
morlara bürünmüş
belki de unutmuş yılanlığını menekşe kokularından.
Bir menekşe/nin koynunda yatıyor zehirli yılan
morlara bürünmüş
belki de unutmuş yılanlığını menekşe kokularından.
Isyan etti yürek
bir kelimede noktalandı acılar.
Dua edercesine döküldü dudaklarımdan ismin,
nerdesin?
Dışarıda kar yağıyor sevgili
Mudanya'nın dar sokaklarında
sürüklüyorum adımlarımı
gönlüm kızıl'a bürünmüş
balık kokuları geliyor
loş bir balıçı lokantasından.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!