Saçlarına değen rüzgarı ben bilirim
kıskanırsın şiir gözlü bir kadını
Ben bilirim ben
ölüm derim hasrete
Sen hayat dersin gül yüzlü çocuğa
Unuturum
Aşk halini bekleyip
umutlanması kalbin
Bir daha ölüyor suretin
Binlercesi yeşeriyor
Sen,ben ve biz
Aslı eder miyiz gölgenin...
İçimde cevabını bulamadığım sorular var. Anlamak da zorlandığım gerçekler. İnsan ne için,neyle yaşar, ölümün elinden ne alabilir gülerken. Hayatim sancılı bir öyküye çalıyor bazen. kahramanı değilim hic bir öykünün. Olay mekan ve kişilerden münezzeh. Bazen diyorum kadrimin sessizliğinde kalmalı bazı insanlar, anısinda kalmalıyım anida kalmayarak. Bunları niye yazıyorum bilmiyorum. Bir soru daha,bir ikilem daha sonra sabah oluyor ve akşam. Kendimle konuşmak neden bu kadar zor diyor biri, sahiden öyle mi? Kulağım da dinmeyen ses neden diyor neden, arsız geceler de beni için için ağlatan sorular var.
İstemenin kör ettiği yerdeyim. Vazgeçip görebilir miyim ayı güneşi, kanatsız bulutları. Kim bilir nerdeler. Dağ başlarına değen etekleri yangın mıdır? Yoksa soğuk mu hüzünleri. Artık okumam çarşamba günleri sevda şiirlerini,beklemem pencere önünde geçen yılları. Şimdi hasretin kirkyedisinde sevdanın onyedisindeyim, bir şehir gürültüsüne kapılıp herhangi bir suretle kendimi arıyorum.
.
✒️Kamil Yolaçan
Bir ikindi vakti camii avlusu serinliği omuzların dedi kadın. Başımı yaslayıp gidelim dedi burdan, kimsenin bilmediği ardına düşmediği diyarlara. En güzel güneş nerde batıyor, en güzel deniz ve kumsal nerde, kekik kokulu dağlar ne kadar uzakta ve Bulutlar nerde selamlarsa oralara gidelim dedi. Sevdiğim şarkıları koy teyibe, içinde bizi büsbütün anlatan şarkılar,türküler olsun. Ama şiirleri senden dinlemek isterim. Dedi kadın.Göğün kızıllığı saçlarınla sevişince, dağların ruzgarla oynadığı, bir Cezayir akşamında, bir hasret yumaginda,bir kartal yılanı tuttuğunda pençesinde, bir çocuk çilek kokusuyla güldüğün de okurum dedi adam.
Ve başladı şiir,şiir gibi kadınla...
****
kuşlar bilir akşamları
Ve yalnızlığını pencerenin
Ne getirdiler diyarından
Anıdan başka anlamı kalmayan odalar da bıraktım seni. Ne kadar yaşanılır bu köhnede
Denizlerine karışmamış sularım
Bu liman o liman doğru
Gemiler de demirlenmiş üstelik
Kaptanı değilim artık düşlerin
Mavi de avutmuyor
Gülümsüyor,
Sanki seviyor kalbi
Neden kesmezsin
Kuş sesli pencerelerden ümidini
Bütün kapılar kapalı
Bütün kapılar kapalı...
Bin yıllık dinlenmiş baharla geleceksin
Biliyorum
Papatyalara düşecek hasret
Bir sevecek bir sevmeyecek
Nasıl anlatmalı ahengini sevdanın
Kendi filminde bir figüran
Vurulan kuşun hüznü olmak isterdim
Sabah şarkısı bir de
Ah gün aymıyor pencerede
kuşları kıskandıran sesin nerde..
gülüşünde kahve kokusu var
hasretinde savaş suçlusu liderin zulmü
iki uçtan bir sevdadan yaralıyım
kimseler saramaz kuş yaralarını
gözünde kalmış yaş
kursağında taş
Kanadında ikindi serinliği taşıyan serçelere anlattım seni
Çıkamam dedi ben bu cenkten
O söyledi O dinledi
Ben söyledim o uçtu gitti
Belliki ağır geldi taşıdığı yük
Sen ona buna bakma
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!