Ne kadar istemesem de gitmeyi...
Gidiyorum işte.
Bende tanıdık oluyorum sensizlikle.
O zaman yıldız kaymasında,
Dilek tutmaktı hayaller.
Gök gürültüsünün hışmında,
Yüzüme bakma öyle,
İşte sensizim!
Belki mutlulukların arşına çıkmalı kalbin,
Beni yıkık dökük bıraktı ya.
Kumdan kaleler misali,
Köhne bir maziden iç geçirmiş sözcükler,
Kara sevda allak bullak etmiş tüm tamlamaları.
Takvim yapraklarında uzanıyor ömrümden kesitler,
Cesedi yağmalanmış ucube varlıklar sömürdü ruhumu.
Bir film şeridi gibi akıyorum zamana,
Ne altyazı geçiyorum konuştuğum dilden anlamayanlara,
Her yazdığım sende düğümlenir sonunda,
Tükürsen de üzerine mısralarımın...
Aslında bu bile mutlu eder beni!
Ama, yok olmaz,
İnsan hiç kendi yüzüne tükürür mü?
Sarı akşam güneşinde,
Turuncu tepelerde!
Mavi gözlerden damlayan,
Git hadi!
Üzerime yalnızlık boşalırcasına git.
Kanlı girdaplarında oyalama beni istemem,
Midem bulanır oldu bu aşk virajlarında.
Derime kesik kesik atıldı ayrılık,
Birazdan damarlarım isyan eder bu duruma.
Seni düşündüm hep
Yandığım haziran akşamlarını,
Ve o hiç içime sinmeyen suratını!
Soğuk bir iklimin,
Sıcak nefesli köşesindeyim.
En kuytu düşüncelerin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!