-Şu yeni gelen kameraman sen misin?
Hadi şanslısın hızlı başlıyor işin.
Büyük orman yanıyormuş cayır cayır,
Görev senin, iyi kamerayı ayır.
-Merak etme patron, o iş benim işim,
Gör bak neler yapıyorum, ben neymişim.
******
Vav! Şuna bak, bu ağaçlar alevden dev!
Oğlum kameramansın, işini çok sev!
Her yerini bir güzel görüntüledim,
Patron görüp büyülenecek eminim.
*******
-Ben seni bekliyordum getir kasedi,
Çok az kaldı, neredeyse saat yedi.
Çok da çekim yapmışsın hadi tebrikler,
Bir bakalım, şu makinaya takıver.
Bunlar ne, sarı toprak, yarılmış sanki?
Derideki kıvrımlar gibi inan ki.
Bu yanmış çalılar, hala ayaktalar,
Bu görüntü insan kaşlarında da var.
Gölü de almışsın, durgun ve bulanık,
Etrafdaki ağaçlar, yanmış bir kazık,
Vay vay! Koca ormandan kalanlara bak,
Sade bir toprak, görüntü de kel kabak...
Koca ağaçlar olmuş yanık bir çalı
Zannedersin dev bir insanın pis kılı
Oğlum ateşler, alevler neredeler?
İzleyici bu, biraz hareket ister.
-Hay aksi! Akşam görevi almıştım da!
İlk işimi kutlamak için odamda,
Biraz içki içmiştim, sarhoş olmuşum.
Hata, kamerayı ters tutmuş oluşum.
Alnım, kaşım, kirpiğim, sakalım, gözüm,
Bunları çekerek geçmiş, hep gündüzüm.
(İstanbul:06.05.2004)
Ekrem ŞamaKayıt Tarihi : 17.1.2007 09:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)