Sıcak, nemli, gül kokulu iklimlerde,
Rengeyiği parfümüyle yıkayıp,
Şarkı şarkı donatarak, pamuklara sarıp,
İpek yolunu kat ederken nabzında taşıdığın ben,
Bu gün esmerimsi gümüş bir tepsiyle baş başayken,
Dantel dantel ördüğüm seni ve o esmerimsi gümüş tepsiyi
Burnumun direk sızısı ile ıslatarak
Parmak dokunuşlarımızın harfe
Harflerin söze,
Sözlerin duyguya dönüştüğü,
Bu garip sayfalardaki sözcükleri eğip bükerek şekillendirip
“Canım” diyerek açlığımı doyurduğum şiirlerimizi makasladım.
Çoğaldıkça küçüldü parçacıklar.
Bilirsin aşk tükendikçe şiiri kamçılar ozanlar.
Şehvetli geceleri getirecek öncül sabahlarda
Etçil ruhunu besleyecek polenleri arayışını boş vererek
İp çekişme oyununa benzer bir oyunla
Sadece kendimizi çekiştirişimizi anlamaya çalıştım
Öpüşmelerimizi dedim
Öpüşmelerimizi anlatabilir miyiz
El ele tutuşmalarımızı
Seslerimizin metalik tınlamaları dışında
Birbirine karıştı mı hiç saçlarımız
Biz biz olabildik mi
Üstünde iki anlamsız altın halka ve şık bir kurdelayla
İnsanların birbirine bağlandıklarını sandıkları bu gümüş tepsideki zarif makaslar kimbilir kaç aşkın ölümüne kefen tasarlar.
Aynaya baktım
Tepsideki parçalanmış “can”larımızdan daha dağınıktım.
Sen uzağımdaki saplantım.
Şimde ben bu esmerimsi gümüş tepsiyi sana neden anlattım.
Kayıt Tarihi : 17.2.2009 11:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!