Kalemler vardır, ışık saçar bilgisiyle. Kalemler vardır, sevgi serper çevresine. Öyle kalemler var ki alınlarında tarihin, emeğin izi kalır hayatında.
Kalemler bilgidir. Kalemler gelecektir. Kalemler bizlerin ışığıdır. Ve öyle kalemler var ki öğreterek, eğiterek toplumun harcına katkısı olur. İşte öğretmenler elinde tebeşirle, kalemle; bilgi, sevgi ve iyi bir yurttaş olmaya hazırlayan mumlar gibidir toplumlarda.
Öğretmenlik mesleği, tüm toplumlar içinde özel bir yeri vardır. Eğitirken her gün yeni şeyler keşfetmek. Onlar için kendini geliştirmek ve yararlı olmaya çalışmak. Öğretmenler, bir muma benzetilir. Çoğu zaman bilgisiyle çevresine ışık saçar. Ama aynı zamanda bir kalemdir öğretmen. Her boş sayfaya bilgi yazan, her yeni günde ışığıyla bilgisini çevresiyle paylaşan bir yürektir o. Yıllarca çevresine ışık olmuş kalemlerimizi kırmayalım. Kırarsak ışıkları zayıflar. O zaman bir şeyler eksilir farkına varılmadan. Kırık kalemler aydınlatamaz çevresini ne kadar istese de. Bir kez kırılmaya görsün, içinden bir parça kopar gider boşluğa. Zayıflar gün gün verdiği ışık çevresine. Kuvvetlendirmek hepimize düşen bir görevdir aslında. Öyleyse sahip çıkalım onlara; insan olarak, veli olarak…
Okulda öğretmen okuma yazma ve bilgilerle, toplu yerde yaşama kurallarını öğreterek o bireyi topluma hazırlamaya çalışır. Ama sizlerde çocuklarınızın ilk öğretmenisiniz, biliyor musunuz neden? Düşünün bir kere; dünyaya gelen çocuk ilk defa kimlerle karşılaşıyor? Anne ve baba. Peki bebek ilk konuşmaya başladığında, ilk defa yürüdüğünde, yemek yemeye başladığında, oturup kalktığında yanında kim var? Kim öğretiyor yemek yemesini ve oturmasını? Anne ve baba tabii ki. Şiddet ve kavgacı kimliği nereden kaynaklanır? Bu da çok yönlü bir araştırmayı gerektirir…
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış