Çok zamandır küskün sanki yüreğim kalemime
Derdini dökmekten mi korkar yoksa anlatımlar eksik olur diye mi bilinmez
Şaşkınlık var gözlerimde yüreğimdeki eziklikler kaybolmuyor malulen kayıp sevgiler
Arayışsız gözlerdeki tebessümler
Var oldukça yokluklar çoğalıyor sanki inişe geçiyorum
Acıyı gömecek köşe bulamaz oldum sanki
Her nida bir imtihan sanki notlar düştükçe düşer
Alçıya aldım kalbimi sevmekten yetkisiz
Ehemmiyetle konduruyorum sanki çiseleri yanağıma zamansız
Tümceler vardı şimdi eksilerle savaştayım
Neredesin ey vefası dağları delenler tükettiğim neyde hazan mı yoksa bahar mı?
Hani yerlerden topladığımız kiremit parçalarını dizip çorabımıza yaprak tepip domino oynadığımız zamanlar…
Hatırı yok artık sanki tükenişin geçmişin sarmalıyor mu artık eskilerin hüsranı
Belli belirsiz düşündüğümüz geçen bin bir anıları
Kopuyor sanki parça, parça içimizden bir şeyler
Bu kadar mı erozyona uğratmışım yüreğimdeki yalın kalmış sevda bayırlarını
İmtiyaz etmediğin bakışları sevgiyi umudu korkak gibi sakındın düşlerimden
Kendime böldüğüm lokmayla doyurdum gözyaşımla susuzluğunu giderdiğim
O yoklukta varlığa boğduğum o ben yok artık kayıp kalemim kâğıdım
Yazmaktan korkan, karalanmaktan sakınan, içimde soluksuz kalıp boğulan cümleleri siliyor sindiriyorum…
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla