Adnan Şahin 2 - Kalem izi Şiiri - Antolo ...

Adnan Şahin 2
295

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

KALEM İZİ

Tanju Okan’ın: ‘’çocukluğum, çocukluğum…’’ şarkısını dinlerken, dalar giderim çocukluk yıllarıma. ‘’ah dede vah dede, sen neymişsin sen, bir elmanın yarısı sen, yarısı da ben…’’ şarkısı ilk çıktığında dedem köse Mehmet hayattaydı daha, Belçika’dan teyzemlerin hediye getirdiği yepyeni gıcır gıcır meşin rengârenk futbol topumuzu kesmişti dedem, gâvur icadı diye. Ama keserken baltayla ilk vuruşta topu kesememiş, balta geri fırlayınca kafasına vurmuştu balta. Sonra çok kötü sinirlenip, bıçakla patlatıp, baltayla lime lime etmişti yepyeni gıcır gıcır meşin futbol topumuzu. Ne tesadüf ki, bir gün sonra radyo da çalmıştı o şarkı: ‘’ah dede vah dede, sen neymişsin sen, bir elmanın yarısı sen, yarısı da ben…’’dinlerken kahkahalar atmıştık. Ama kızamazdık da, nefret de duymadık dedemize hiçbir zaman. Çünkü hata insan içindi, herkes hata yapabilirdi hayatta.
Bizimde türlü haylazlıklarımız, haytalıklarımız, hatalarımız oldu zaman zaman çocukluğumuzda. Karasuya, türbüne yüzmeye giderken göz hakkı diye elma, vişne, erik ağaçlarına, karpuz, mısır, nohut tarlalarına dalardık, yiyeceğimiz kadar alır ya da yer, birazda ceplerimize doldurur devam ederdik yolumuza. Bazen meyve bahçelerinin sahiplerine göründüğümüz olurdu, adam uzaktan bağırarak bizi kovalardı, bizde apar topar ağaç tepelerinden düşercesine iner, tarlalardan yüz metre rekorları kıracak kadar hızla tabanları yağlardık, kaçtıktan sonra da gülüşürdük yaşadığımız heyecanla. Helal ederlerdi herhalde sahipleri yediklerimizi bize, çünkü onlarda yapmışlardır çocukluklarında, helal etmedilerse de artık, günahı boynumuza.
Bisiklet ilk çıkana kadar hiç sorun yoktu, çünkü hiç kimse de bisiklet yoktu ve eşittik. Sonra işte ister istemez hayatımıza girince bisiklet, çocukluğumuzun ulaşılmaz ama en hayran olduğumuz tutkusuydu. Bulgaristan’dan gelen komşu çocuklarında vardı, ters pedalla fren yapılanlardan ‘’kobra’’ adında bisikletler. Öğrenmek için, iki tur atabilmek için can atardık. Bisikletimiz olmasa da ne yapar eder öğrenirdik bisiklete binmesini. Hatta hızla giderken birden kazık fren yapıp bisikleti kaydırmayla hava bile atardık, ellerini bırakıp ne kadar gidiyorum diye denerdik, tabii denerken de düşer yaralanırdık da.
Belki belli mi olur, babamız bisiklet alacak olursa diye, babamıza:
- Ben öğrendim baba, sürmesini biliyorum ben!

Tamamını Oku