Kaldırımlar Şiiri - Emine Sipahi

Emine Sipahi
59

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Kaldırımlar

Ben,bir şehrin unutulmuş kaldırım taşıyım.
Ne adım var ne adresim,
Ama her gün yüzlerce adım geçer üzerimden.
Üzerimden kimler geçti,kimler ezdi.
Ayak izlerim kadar hikayem var benim.
Üzerimden geçen her adım,
Bir hikaye bırakır hafızama.

Kimi sevinçle bastı,kimi öfkeyle.
Kimide yorgun bir kederle sürüklendi.
Geceleri sarhoşlar anlatır dertlerini,
Sabahları işçiler aceleyle geçer.

Bir çocuk üzerime düşer bazen acıyla,
Birde sessizce ağlayan kadınlar.
Ayak sesleri, taşlarımın altındaki,
Mezarlara kadar iner.
Omzunda yalnızlık...
Gözlerinde derin acılar.
Ve onun yüreğindeki acıların ağırlığı,
Çöktü kaldırım taşlarıma.

Bir akşamüstü,
İki sevgili oturdu yanımdaki bankta.
Gülüşleri gökyüzüne savruldu.
Nice aşıkların adımları eskitti beni.
Nice yalnızların gözyaşı düştü üzerime.
Yağmurlar yıkadı her bahar,bu kaldırım taşlarımı.
Ama hiç biri silemedi bu acılarımı.

Kimse bakmaz yüzüme, kimse sormaz,
Sadece geçip gider herkes,
Ama ben bilirim, ben bilirim...
Her adımın altında bir ömür saklıdır,
Ben bilirim...

Soğuk taşlara düştü bir damla,
Sessiz kimsesiz bir çocuğun gözyaşı,
Ne bir el sildi, ne bir yürek duydu,
Sadece rüzgar aldı hüznünü savurdu.

Ufak ayakları titrerken, yorgun,
Cebinde açlığın sessiz ağırlığı.
Gökyüzü geniş ama sokaklar dar,
Ve dünya kocaman bir yalnızlık gibi.

Annesinin sesi, artık rüya
Babası yok adı bile anılmıyor.
Her adımda, biraz daha kayboluyor.
Kendi hikayesine unutulmuş bir satır gibi.

Kaldım taşlarım, ezberledi onu,
Her gün aynı köşede,aynı çaresizlik,
Ve ben bile biliyorum ki, yetimin gözyaşı,
En ağır yağmurdur dünyada,en ağır yağmur.

Ben, sessizliğin içinde atan bir kalbim,
Üzerimden geçen ayaklar,sadece yüzümü görür,
İçimde sakladığım hikayeleri değil.
Her gün binlerce adım dokunur bana,
Kimi hafif, kimi ağır...
Ve ben, onların ağırlığından değil,
Taşıdıkları yükten yorulurum.

Geceleri yağmur iner,sular yüzüme birikir.
Bazen düşünürüm,
Bu damlalar gökyüzünün gözyaşları mı,
Yoksa üzerimden geçenlerin bıraktığı hüzün mü?
Yüzü gölgelerden yapılmış bir adam oturdu yanıma.
Cebindeki mektubu yırttı sessizce,
Parçaları rüzgarda dağıldı.
Ben, o parçaların fısıldadığı, terk edilişi duydum.

Sonra bir gece...
Kabil 'in ,Habil 'in kanını sıçrattığı gibi,
Binlerce yıllık acıyla,kan sıçradı taşlarıma.
Ayak sesleriyle korkuları duydum.
Bazen de kırık bir şişenin keskinliğini.
Herkes geçer , herkes...
Ama ben , üzerimdeki her izi taşırım.
Ben uykusuz gecelerin şahidiyim.

Kavgalar gördüm,sevişmeler gördüm,
Vedalar,umutlar,yeminler duydum.
Geceleri sessizleştiğinde şehir,
Ben,kendi fısıltım la , hikayeler anlatırım:
Kimi zaman,sokak lambasının altındaki yalnız kadına,
Kimi zamanda kaldırımda düşüp kalan adama.

Rüzgar estiğinde,
Benim çatlak yüzümden fısıldar geçmişin acıları:
Kayıplar,ihanete uğramış aşklar,
Gözyaşları ve kırık umutlar.

Emine Sipahi
Kayıt Tarihi : 18.11.2025 21:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!