bir söz okumuştum; “ insanın yarası neredeyse kalbi de oradadır” diye… kendime şöyle tercüme etmiştim “ çok sevdim, en güzelini onunla yaşadım ve en büyük kırgınlığı onunla tattım”… kalbim yarama değdi…
bir sigara yakıyorum… zaten hep sigara yakarım ben… gülmeyin… tiryakiyim acı tada…
ağlamalarımı, hıçkırıklara salmadan, yatağımda sırtımı dayayacak duvar arıyorum… duvar soğuktur ve sırtınızın dayandığı yeri ısıtmak için epey zaman gerekir…ne diyorum ben şimdi… saçmaladığımı düşünmek istemiyorum… ama gerçek; saçmaladığımın farkında olma olasılığını kaldırmak, diğer yandan beyin fırtınası yaparsam neden duvara sırtımı dayadığımı unutmamak için saçmalamaya devam diyorum… sigaramın külü yatağıma düştü… öyle simsiyah, un ufak savruldu… yatağımı kirlettiğine mi yanayım duvarla aramıza girdiğine mi… ağlıyorum…
hayat ile ölüm arası meydan okuma evresindeyim… ben bir ağacım diyorum… dalları filizlenmiş, meyve vermiş… ama dalda düşmemeye çalışan sarı yaprak olarak kalmaya devam diye kendimi telkin ediyorum… daldan düştüğüm an toprakla tanışacağım… biliyorum ki; düştüğümde yatağımın simsiyah kirlendiğine yanmayacağım...
Bütün sabahları üşüdüğüm
Bütün gördüğüm senli günlerim, onlar da gitsin
İçimde bir şarkı
Gözümde bir ışık kalmıştı herşeye inat
Kapat gözlerimi, sevdiğim anlar da gitsin
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta