Yalnızlık çukuruna düşmemek için sarılırsın en yakın dallara kopmaması için. Sonu karanlık olan uzun yolun sonunda yanacak şûleyi beklersin. Aralanacak bir kapı beklide umutsuzluklardan seni alıp götürecek. Düşüncelerin ise uzak, çok uzak bir geçmişin derinliklerine dolanır.
Kalbine yaka çiçeği yaptığın mutluluk seni sonradan hüzne gömer. Ondan uzak sularda seyre başlarsın. Yüreğin sadece ona soyunmuştur. Gözün ondan başkasını görmez. Ruhunun en çıplak halini görmüştür. Gönlünün en kuytularına dokunmuştur. Yüreğine nakış nakış işlenmiştir. Seni sarıp sarmalayıp koynunda uyutmuştur. Sevgisini aşk ninnileri ile kulağına fısıldamıştır. Şövalye gibi ruhunu kalbine sürüp, en güzel imzasını atmıştır tenine.
Sevgi parkurunda ki yola birlikte çıkmışsınızdır. Debisi yüksek nehirde rafting yapıyor gibisindir. Gönlünün kürekleriyle, acı hüzün ayrılıklara çarpmadan, engeller arasında yol alırsın. Dokunduğun her şey onun yüreğidir.
Yokluğu umutsuz etse de, onun varlığını düşünmek, bir yerlerde olduğunu bilmek sana huzur verir. Duyduğun hissettiğin sevgi sadece kalbini değil hücrelerini titretir. Gün olur gözlerinde hüzünlü şiirler okursun. Gün olur sevginin sonsuz buselerini yüreğine kondurursun.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.