KALBİMİN
TAHTINDA Kİ,
TEK
KRALİÇEMSİN
Anacığım;
Sende göçüp gittin işte.
“Mustafa’ya götürün beni”
demişsin en son.
Kavuştun Mustafa’na işte.
Biliyor musun?
Bir arkadaşım
ne dedi senin için;
“Allah sevdiği kullarını;
geri aldığı gün,
yağmur yağdırırmış.”
Öyle de oldu anam benim.
Temmuz’un sekizinde;
saat üçte,
yavrularına ve dünyaya,
hoşça kal dedin.
O gün de yağdı yağmur,
ertesi gün
defnedildikten sonra da.
Sen hepimizi çok sevdin,
canım anam.
Dokuz doğum yapmışsın,
iki kardeşimiz yaşamamış,
ama sen onları da;
bizim gibi özledin,
canım anam.
Bir düşüm vardı,
Seninle;
kumsalda yalın ayak,
ellerini sımsıkı tutarak,
yürümek istiyordum.
Olmadı be canım anam.
Affet bu yüzden beni.
Biliyorum;
hiç birimize;
kırgın değildin,
yedi yavrunda,
çok sevdi çünkü seni.
Ama sen;
bizi kendinden
çok sevdin.
Kendin için
yaşamadın ki,
hep yavrum dedin.
Mehmet yavrum!
Nadir yavrum!
Rıdvan yavrum!
İrfan yavrum!
Adnan yavrum!
Lokman yavrum!
Emel yavrum!
Biz;
senin bize,
yavrum dediğin kadar,
Annem!
diyemedik sana,
affet bizi.
Yerinde dinlen anam,
acıların dinmiştir dilerim.
Sen;
Cennet üstü,
melekler üstü,
bir insandın.
Cennet mekanı bile;
az sana.
Sen;
Kalbimin,
tahtındasın anam.
Hiç unutamam;
birinci kattan,
beşinci kata taşınmıştık ta;
serçeler,
gugukçuklar,
üç gün boyunca,
ağlaşmışlardı sana,
yoksun diye.
Kargalar bile;
ayaklarının dibinde,
pirinç,
bulgur,
ekmek yerlerdi.
Bu yeryüzünde,
hangi can,
kurabilir;
bu sevgi demini?
Çocukken güvercinlerimiz;
sen kapıdan çıktığın an,
uçup omzuna konarlardı.
Onları da;
“ah benim yavrularım! ”
diye severdin.
Sevginin;
özünü bellettiniz bize.
Sizler gibi;
Anam ve babam olduğu için,
öyle gururluyum ki.
Ama biz;
Sizi aşamadık,
biliyor musun anne.
Siz;
Aşılmazdınız,
farklıydınız çünkü,
bambaşkaydınız.
Şimdilerin deyimiyle;
Dinozordunuz,
nesli tükenen,
türlerdiniz yani.
Seni;
Babama emanet ettiğim,
günden beri,
şu şarkı var dilimde;
“yürüyorum sokaklarda,
kimi geliyor,
kimi gidiyor,
görüyorum insanları,
kimi gülüyor,
kimi ağlıyor,
çaresiz insanlar,
ümitsiz insanlar,
benim şarkımdan ancak,
sevenler anlar,
yaşarken her gün,
çekenler anlar.”
Sen bu şarkıyı,
ilk dinlediğinde;
tutamamıştın göz yaşlarını,
yavrularından gizli,
ağlamayı yeğlerdin ama,
o gün bu şarkı
ağlatmıştı hepimizi.
Bir de;
biz çiftetelli oynarken,
nasılda mutlu olurdun,
her birimize,
ışıl, ışıl, bakarken.
Gözlerin pırıl, pırıl,
Yavrularının;
köçekliğini seyre dalardın.
Işıl, ışıl,
Kıkır, kıkır,
gülerken.
Birden;
göz yaşların,
bırakıverirdi kendini,
o güzel yüzüne,
yanaklarına,
süzülerek.
Nasıl bir sevgi vardı,
yüreğinde?
Hala;
çözmüş değilim seni.
Gizemle doluydun,
gizemlerinle;
yitip gittin,
ellerimiz arasından.
Sevginle;
terbiye ettin hepimizi,
onurun;
rehberimiz oldu.
Yine;
günlerin birinde;
pazarcılık yapıyorduk,
bir Salı günü.
Sen geldin tezgahımıza,
dedin ki;
“oğlum verirsen şuradan,
bir iki kilo domates,
salatalık, soğan.”
Daha sözünü bitirmeden,
ben sarılıp boynuna;
“Anne ne diyorsun sen,
ne demek verirsen,
burası senin.”
Demiştim ağlayarak.
Sen yine de;
“olsun oğlum,
söylemek gerek.”
Demiştin.
Bu nasıl onurdu,
karşında ki;
yavrun olsa da.
Canım anam benim.
Sen;
Çocukluğumda da;
Mahallenin,
en iyi annesiydin.
Başka anneler;
çocuklarını,
öbür sokağa bile,
göndermezken.
Sen bizi;
öyle mutlu ederek,
ve gizli, gizli, bize,
özgüven vererek,
çantamıza;
ekmek, domates, salatalık,
biber, peynir, zeytin,
koyup,
Karasu’ya
yüzmeye gönderirdin.
Sadece derdin ki;
“asfalttan gitmeyin yavrum,
kırdan, bayırdan gidin.”
Seni şimdiden;
çok özledim anne,
ama ne yaparsın,
elden gelen bir şey yok.
Belki;
mutlusundur,
gittiğin yerde,
sen gittiğinde,
Kardelen ne dedi;
biliyor musun anne;
“Baba;
belki babaannem,
mutludur orada,
çünkü;
dedeme ve
öbür çocuklarına,
kavuşmuştur değil mi? ”
Seni;
Hatıralarınla yaşatacağız,
bize bıraktığın;
sevgi servetinle,
her an;
bizimle
yaşayacaksın.
ANNECİĞİM!
SEN;
KALBİMİN
TAHTINDA Kİ;
TEK
KRALİÇEMSİN.
Adnan yavrun
14.Temmuz.02
Kayıt Tarihi : 19.2.2007 19:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sevgili kardeşim : Adnan Şahin
İnsan gözünün dünyada görebildiği tek melek olan ANNE konulu şiir için teşekkürlerimi sunuyorum, lütfen kabul buyurunuz.
Konu kutsal olduğu için Annelere şiir yazarken duygu fırtınasına yakalanmamak elbette mümkün değildir. Bu yoğun his tufanı içinde sayısız şiirler yazıldı ve dünya durdukça yazılmaya devam edecektir. Ancak hepimizin ortak bir görüş etrafında bütünleştiren bir gerçek vardır: O da şudur:
Ne bizden öncekiler, ne biz ne de bizden sonrakiler:
O KUSURSUZ MELEĞİ EKSİKSİZ ANLATABİLECEK BİR ŞİİRİ YAZAMADILAR, YAZAMIYORUZ... YAZAMAYACAKLAR!... Bu gerçeği hepimiz biliyoruz. Bu gerçeği bile bile, bu kutsal konu için eline kalem alan her kardeşimi tebrik ediyor sonsuz başarılar dileklerim ile o kalemi elinize almanızı ve bu şiirin yazılmasını sağlayan annenizin (inşallah şu an hayatta ise) mübarek ellerinden sevgi ve saygı ile öpüyorum.
Hakk'ın rahmetine kavuşan annelerimizin elini ise şu anda bizim yerimize zaten melekler öpüyor.
Öncelikle böyle kutsal bir konuya ilgi çekmek için şiir yarışması düzenlediği için: http://www.antoloji.com sitemize ve Ümraniye Belediyesi Başkanlığına teşekkür ediyor ve şükranlarımı sunuyorum. Bu organizasyona emeği geçen bütün kardeşlerime teşekkür ediyorum.
Benim gönlümdeki duygu: Anneler üzerine yazılmış her şiir zaten birinciliği daha yazılırken kazanmış bir şiirdir.
Bu yarışmada görev alan jüri üyelerine başarılar diliyorum.
Ben bu organizasyondan, http://www.antoloji.com'un alnının akı ile çıkacağına, Jürideki sayın üyelerin bu konuda en titiz bir şekilde görev yapacakları inancını taşıyorum.
Birkaç konudaki düşüncelerimi belirttikten sonra bu şiiriniz için yorumum:
ANNE konusunda yazılan her şiir daha yazılırken birinciliği hakketmiştir.
Beğenerek ve saygı duyarak okuduğum bir şiir olmuş. Başarılarınız daim olsun.
Her şey sizin ve sevdiklerinizin gönlüne göre olması dileklerimi sayfanıza bırakıyorum..
İrfan Yılmaz. TEKİRDAĞ.
TÜM YORUMLAR (2)