Sözlerin ağırlığını taşıyamıyor artık kalbim.
Sanki bir yük değil de, bir yankı var içimde.
Beni duyacak kimse yokmuş gibi konuşuyorum,
Sadece duvarlar cevap veriyor: soğuk, sessiz, acımasız duvarlar.
Her adımda kırılmaya yüz tutan
ince bir buzun üstündeyim şimdi.
Bu deli edici sesler, bu durmayan sesler,
kırılmış kalbimin yankısı mı, yoksa buzun öfkesi mi?
Duruyor, her şey duruyor…
Sonsuz bir sessizlik sarıyor etrafımı.
Rüzgarın uğultusu, ruhumun haykırışıyla yarışıyor.
Her nefes alışımda ciğerlerime dolan soğuk,
bir zamanlar senin sıcaklığını taşıyan o nefeslere inat,
beni hayatta tutmaya çalışıyor.
Hayat…
Ama hayat neye yarar?
Ruhum, kalbimin izinden gidip paramparça olmuşken.
O ince çizgide, düşmeden hemen önce,
bir umut gibi, bir anlık ışık gibi,
tüm karanlığı delip geçen o saniyede
içimde hâlâ senin adını fısıldayan bir şey var.
Bir zamanlar dokunduğun her şey buz kesmiş.
Ellerim, parmaklarım, hatta gözlerim bile…
Artık yalnızca bir aynaya bakar gibi bakıyorum dünyaya.
Ve o aynada gördüğüm, bir zamanlar sevdiğin benden çok uzak.
Kalbim daha kaç kere acıyacak?
Daha kaç kere durup kaç kere atacak?
Kiyaz
Kiyaz KılınçKayıt Tarihi : 6.1.2025 10:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)