En umutsuz gecende
Geleceğim senin şehrine,
Dünümü bırakıp yağmurlara
Bugünle kucaklaşacağım
Ve geç bir vakitte çalacağım kapını…
Hiç beklemiyor olacaksın beni…
Önce saati arayacak mahmur gözlerin
Sakız gibi çiğneyip attığımız zaman
Çökecek bir sis gibi üzerimize…
Karşında
Uzak zamanlardan bir yüz
Yarım kalmış bir hikayeden
Mahcup iki göz…
Geç kalmışlık korkusuyla
“Geldim işte” diyeceğim ezik…
Usulca ilişeceğim sedirin kenarına
Kedin sobanın yanı başında
Geçmişten bir türkü getirecek odaya
Sözler kilitlenecek boğazımızda…
Sen geçmemiş şaşkınlığın
Ve halının çiçeklerine takılı gözlerinle
Suskun
Toparlamaya çalışacaksın yüreğini…
Umutlar üşüşecek terli avuçlarına
Sustukça susacağız
Suskunluğumuz konuşacak sessiz…
Uykusuzluğu ekerken geceye
Üstümüze sökecek şafak…
İki kişilik yalnızlığımı anlatacağım sana
Silinecek suskunluğu duvarların…
Bulutlar aralanacak yüreğinde
Küskün gözlerin
İlk kez değecek gözlerime…
“Git” desen kabulüm
“Kal” demeni de beklemeyeceğim
Yüreğim ha düştü
Ha düşecek halının çiçeklerine
Duvarlara asılı sözlerime
Seninkilerin tutunmasını bekleyeceğim…
Kayıt Tarihi : 5.7.2010 23:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Geleceğim senin şehrine,
Dünümü bırakıp yağmurlara
Bugünle kucaklaşacağım
Ve geç bir vakitte çalacağım kapını…
OYA Hanım, dünü bırakıp bugüne dönmek, çok güzel anlatılmış. Yüreğinize sağlık.
TÜM YORUMLAR (1)