Sabah rüzgârı yeşil yaygılar sererdi, zümrüt yeşili. Bahar bulutları sütnine olurdu, yer beşiğinde. Bitki çocuklarını emzirirdi. Ağaçlar, yeşil yapraktan elbise giyer, mini mini dalların başlarına çiçekten taç koyarlardı. Arılar çiçek çiçek koşmaya başlar, çok yorulurlardı. Bal yaparlardı, insanlar için. Ağaçlar meyveye dururdu, insanlar için. Toprak ana bitkileri uyutup, uyutup büyütürdü, insanlar için. Rüzgâr ninni söylerdi insanlar için.
İnsanlar yoktu. İnsanlar gurbete gitmişlerdi. Kimisi, Rahmandan mekânlarını cennet olmasını dilediğim, dönülmez gurbete gitmişlerdi. Belki ana vatanları orasıydı. Bizden çok uzaklardaydılar ya, gurbetti orası. Sonsuz rahmet, mağfiret ve gufran dileklerimi gönderdiğim gurbet. Kimisi Almanya’yı, kimisi sevgilinin “Yârim İstanbul’u mesken mi tuttun. Gördün güzelleri beni unuttun” dediği İstanbul’u. Yurdun dört bir yanı gurbet olmuştu, gariplerin gurbeti.
Gurbetin küçük bir köşesinde, küçük bir cami görmüştüm. Küçücük,“Garipler Camisi” demişler adına. Yapanlar gibi garip, mahzun. Sordum; camii orada oturan Gümüşhanelilerin yaptığını söylediler. Onun da yanında üç beş ihtiyar. Demek gurbetin gitmediği, kolunu uzatmadığı yer yoktu. Artık dünyanın neresine giderseniz gidin, garip mezarların taşında mutlaka “Burada; falanca yerli, cennetmekân falanca kişi yatmaktadır” yazısına muhatap olursunuz.
Ey gönülleri gurbet, gurbeti vatan olanlar. Artık Gırcova çekirgeler yuvası değil. Çalılı sekide keklikler gagalamıyor. Taşın başındaki kuşburnu erkekçe bir isyanda. Kör gözenin ağlamaktan gözyaşları kurumuş. Hocanın Pınarına su içmek için ne koyunlar, ne sığırlar, ne de serçeler gelmiyor artık. Tarlalar çorak, yamaçlar kuru. Gonogol’da çobanların sesleri yankılanmıyor. Sandık taşı’nın üstünde cüz oynayan da yok. Ve en garibi Kızıl Taştan guguk kuşunun “guguk, guguk” sesi kesileli seneler oldu. İnsanlarla birlikte gurbete çıktılar demek ki. “Gukku ben kaç yaşındayım” soracak çocuklar da yok köyde. Artık, kalan üç beş ihtiyar. İnsanların eli dertli, dili dertli, gönülleri çoktan sevdikleriyle birlikte gurbete çıkmış.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Yorum sayfamda yorumu bulunan
Tüm arkadaşlara sayfalarında ki
İlk şiirlerinden göndereceğim
Çünkü başka gönderemiyorum
Sanırım netimim hızı da düşünülünce birkaç saatimi alacak
Selam ve saygılarımla arz ederim
Sayfama da yorumlarınızı acilen beklerim ihtiyacım var
Sayfamda ki tüm dostlara sitemdir
Neden hatırlamaz bakmazsız bana
Üç ay oldu pasiflendim sebepsiz
Bre davran bir şey söyleyin daha
Kimisi uğruyor sessiz sedasız
Kapatıp gidiyor selam vedasız
Dostlar olmamalı böyle vefasız
Bre yiğit bir şey söyleyin daha
Sabır taşım bak çatlıyor yavaştan
Atarım kendimi yatağa baştan
El çeker şiirden sevdadan aşktan
Bre ablalar bir şey söyleyin daha
Halimi hatırımı olmuyor soran
Çıksın birde bu işi hayra yoran
Başımda tipiler tepemde boran
Bre kostak bir şey söyleyin daha
Onlarca şiiri attım sayfama
Bir okuyanı yok taktım kafama
Hani ortak idik biz her cefada
Bre bacım bir şey söyleyin daha
Eğer suç olmuşsa hakkı söylemek
Gidiyor bu millet geriye demek
Boşa çekilen onlarca emek
Bre gardaş bir şey söyleyin daha
SAYFAMA ANCAK HAMİT YALÇIN YAZARAK ULAŞABİLİYORSUNUZ SELAMLAR
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta