Seyyah geçelerin ateş böceği
Kanatsız dinle beni sabaha kadar
Kıvırcık saçlarındır boynuma urgan
Kaç insan yılı sonra kızıl aslan…
Rüyaların siyah boşluğunu aydınlatan kadın
Kurduğum cümleler yetmiyor seni anlatmaya
Hani uykundan uyansan diyorum
Soğuk parmaklarınla elimi tutsan
Alt yazısız filmlerin konuşan gözleri
Hele senden sonra anlamını tüketti
Bu günde bitti, bu günde özledim seni
Bitip gidecek nasıl olsa senden ayılınca
Hayal aleminin en güzel kızıl perisi…
Yokluğuna alıştım sanma sızlayan yerinden
Dağlanır yüreğim özlemin söküldüğü yerden
Biliyorum imkansızımsın bilmem kaç gün sonunda
Tenha bir köşede yudumladığın kahve telvesinde
Fotoğraf tadında gıdıklayan gülücüklerle
Ellerle, yüzlerle, gözlerle
İnan ki anlatamam çaya değen dudağı sözcüklerle…
Geçmeyecek biliyorum yüzümde buruk hüzün
Oyun bulmuştum kendi kendime mest olduğum
Uzat ellerini kimse fark etmeden kaçamaksı
Gözlerin neden dolar durur baktıkça ağlamaklı
Yemek üzerine tatlı gelen sohbetine karıştı bakışı
Hazırdım söyleyemedin beklenen birkaç kelime
Yardımcı olmak isterdim lakin yürek senin elinde
Şimdi yabancımı olduk seninle aynı şehirde…
Unutma kaçmak istesemde kaçamam ki senden
Sevginin değdiği minik beyaz fincanlara düştüm ben
Kırk yıla kaç kaladır bu çifte kavruluş fıstıklı
Tadı kalsın aklında merakın dokuz doğursun
Acı kahven bensiz şekersiz ve hep köpüksüz olsun…
04.05.2015
Ekrem SAVAŞ
Ankara - 21:50
Kayıt Tarihi : 4.5.2015 22:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!