Çekilen her ahın derin hatırına
Sevdim ben bu adı yalan içi talan dünyayı
Loş kahvede şakırdar oltu taşı tesbihler
Nida olur anlatırlar ağır sevdayı
Kahveci Necati,mahlası 'Gamsız',
Sindirmiştir dert denen acı çorbayı.
Çaylarında demlenir nice hayatlar.
Kimi sevda, kimi geçim, kimisi bahtsız.
Baş masada oturan Hüseyin Amca...
Bardak dibi pencereden bakar hayata.
Aklarında yazılıdır ruhunun yaşı,
Bir de tozlu, yıpranmış kitaplarında.
Yılların söndürdüğü umutlarını,
Okudukça yaşatır o satırlarda.
Çayın karasına şiir yazan göz,
Kalem kağıt hatırına sükutta kalır.
Merhabadan uzak sorulan hatır,
Ne hüznü dağıtır ne derdi alır.
Dumanlı kahvenin her masasında,
Küçük gözbebekleri çığlıklar atar,
Çatlamış dudaklar sükütta kalır.
Bu kahve;
Erzurum'un en Erzurum yerinde,
İnadına dikilmiş fukara anıt.
Bu kahve bu diyarın en gerçek yüzü.
İçinde arabesk tadında sesler,
İçinde saf yürekler, içinde umut...
2002/Şehr-i Mübarek
Emrah ÜnsalKayıt Tarihi : 1.2.2006 17:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hoş geldiniz
TÜM YORUMLAR (5)