Ses iç tellerimizde titremeyince
Duyurur mu ki kelamını!
Bir çocuğun kendi kaygısıyla göklere sunduğu
Uçurtmasına ağlaması gibidir belki de yalnızlık
Nisan çiçeklerinin suskusu
Ve ruhumuzun asırlardır bulunamayan yontusu
Bu yüzden bitmez mi ansızın çıkıveren hoyrat bir rüzgârla!
Zamanın kanlı beşiklerini sallayan çocuklar
Bu yüzden anlamazlar kendinden büyük gölgelerin kadrini
Bu acılar imparatorluğunun kaygan taşlarında
Yanaklarımızdaki gözyaşları akıp sel olur gider uzaklara
Av avcı olmadan henüz,
Çığlık kaybımız olmadan yürekte
Biz kendi türkümüzü elbet söyleyeceğiz
Ve umudun elim kollarında
Her yudum yalnızlık kahvenin telvesinde
Yine aşk ile demleneceğiz…
Kayıt Tarihi : 26.10.2015 13:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!