font face='Comic Sans MS'color='black'size='1'
Ar damarı çatlayan edep der de muhtaçtır
Her namert de sonunda Yiğit merde muhtaçtır
Tecelli eder kader o da derde muhtaçtır.
........Kahpenin pazarına namertleri atalım.
........Haini, Hırsızları bedava ya satalım.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Harika bir çalışma, isabetli bir tema seçimi yapılmış ve akıcı, yalın ifadelerle işlenmiş; etkili bir anlatım, kıymetli yazarın duyarlı yüreğini saygıyla kutluyorum... Güneri Yıldız
Günümüz insanları hep çıkar, makam ve koltuk peşindeler... Çok güzel işlemişsiniz... Kutlarım... Saygılarımla...
Atadan miras bize şeref ile haysiyet
Başımız dik gezdirir bizleri bu şahsiyet
*Erkek Adam *deyince kasdedilmez cinsiyet
........Kahpenin pazarına namertleri atalım.
........Şerefsizi Arsızı bedava ya satalım.
Şerefli, mert bir TÜRK böyle düşünür , böylede muhteşem yazar işte, gene mükemmel bir şiirdi sayın Tıkıroğlu.....
üstadım keşke dediğiniz gibi olsa ama nerde öle insanlar şimdiki devir nerede hile var bizim toplumumuzun dikkatini çeker helal- haram kavramı yok oldu gittti adam zengin olayımda nasıl olursa olsun ister helal ister haram fark etmiyor düzen böyle olunca pustlük da çoğalır şerefsizlikte çogalır.. dedem anlatır dıda oradan biliyorum nerede o eski dedemin anlattığı iyi günler
dedemin anlattığı bir olayı anlatayım size
iki komşu esnaf varmış sabah saatlerinde bir müşteri dünkana girer ve 4 ekmek ister bunun üzerine adam şöle der
- kardeşim ben buğun siftah yaptım ama komşum yapmadı sen ondan al ekmeği der
zaten ne vaarsa eskilerde varmış üstad harika bir şiir okudum keşke dedileriniz düüşündükleriniz yazdıklarınız teker teker çıksada dünya düzene girse ama umudum yok tebrikler fatih demir
Üstadım saydığınız cinsler günümüz piyasasında en çok rağbet edilen, en çok para edenlerdir.
Bizde bu kafa varken daha da çok rağbet görürüler.
Bu güzel şiirinize ben de bir şiirle eşlik etmek istiyorum. Tebrik ve selamlarımla.
İnsanlık Borsası
Kes sakalı, bıyığı; seans kapanmadan gel,
Neyin varsa sat hemen bu şirkete ortak ol,
Böyle kazandıramaz banka, repo, kaçak mal,
Fahişeler birleşip yüzlerce civan yaptı,
İnsanlık borsasında ibnelik tavan yaptı.
Alan çok, satan hiç yok, fiyatlar el yakıyor,
Her gün bu piyasaya yenileri çıkıyor,
Kimi saçını örmüş, kimi küpe takıyor,
Buğday, arpa, mercimek bozuldu savan yaptı
İnsanlık borsasında ibnelik tavan yaptı.
Alt üst derken dağıldık, ortasını şaşırdık,
Yerliler yetmeyince Avrupa’dan devşirdik,
Spekülatörlerle hava verdik şişirdik,
Bazen Soros uçurdu, bazen de İvan yaptı,
İnsanlık borsasında ibnelik tavan yaptı.
Kir akıtan kanalda reklamları bedava,
Vatan, millet hikaye, dava işte bu dava,
Er meydanına çıktı dibi delinmiş tava
Kırkpınar’da bir ağa güreşi yavan yaptı,
İnsanlık borsasında ibnelik tavan yaptı.
Tabana demir attı, delikanlı uşaklar,
Gençlerin göz bebeği kabuğu yumuşaklar,
Ülkemi temsil etti top star ve yavşaklar,
Namlusuz silahları medyamız havan yaptı,
İnsanlık borsasında ibnelik tavan yaptı.
Şahin Yılmaz.
Satalım be usta.Saygılar.
Satalım be usta.Saygılar.
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta