kalın söğütler
ustaca ikiye ayrılarak ıramas yapılmaktaydı
boyunduruk, kağnının kanatları,
göbekli kağnı tekerlekleri
katranla ziftlenirdi
boyunduruğu ıramasa rapteden kayış
yanık yağda bekletilirdi.
pinar dalından beldanat yaşken
çalı alevinde
kasılarak eğilir
günlerce bağlı bekletilirdi
kazmanın sapı törpülenir
keserin sapı tersten çivilenerek raptedilirdi.
her sap çekileceğinde Daşınbaşından,
Yel Değirmeninden
bir tarafdan beldenat sırımlanır,
harman süpürgesi, urgan
atkı, yaba, düven, gelberi, çekki, dirgen
kağnının tekerleği katranlanır,
eysan greslenirdi
diğer taraftan kağnı yolları
yengattan elden geçirilirdi
bayırda yolunmuş,
sıkı sıkı tutam olmuş
bir karışlık ekinler,
desteye konmuş olurlar
ova tarlalarındaki gibi
omuza değil desteler
kucağa alınırlar
intizamlı yığın edilirdi
ova tarlaları gibi yığınlar
her dönümün ortasına değil
coplandaki desteleri omuzlar
ya taa aşağılarda bir düzlüğe
ya da bir tonca yığılırlar
üstelik yığın yüzü elden geçirilirdi
kağnı yanaştırılır uygun bir yere
öküzler salınmaz,
ya da ben ıramasın başında asılı dururum,
ve aralıksız bildiğim bütün duaları okurum
sap sarılırken aşmasın diye
herkes bir tarfatan da içinden dua ederdi
arada bir urgan atmak gerekir
olmadı daha aşağıdaki,
düzdeki yığından
biraz daha eklenebilir
öküzlerin harmana lazımlığından,
zamanın darlığından
iktisat etmek gerekirdi
“-hey anasını be!
ne günlerdi”
Kayıt Tarihi : 26.1.2007 12:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!