kafadan gayri müsellah bir adam
oturmuş mansur yazıyor
kırmızının peşrev faslında
toprağı kanıyla karmış
kan içmiş kızılcık şerbeti demiş
kafadan gayri müsellah bir adam
ehl-i harabat yahut ehl-i dil
oturmuş mansur yazıyor
mansur ki
sekerat halinde pîr-i mugan
aşk şarabın nûş eylemiş
dilinde kitâb-ı kerim’den ayetler
şeriat bazarını kesat kılmış
kanla alıyor abdestini
namazın selameti içün
kağşamış dökülüyor âzâları
şeyh-i ekber ihtiyar bir pirdir
diz çökmüş dizleri dibinde mansur’un
okuyup duruyor kendi meşrebince
elifi bâyı ve illâ lâ’yı
yazıyor himmeti ile hallâc’ın
füsûsu fütuhâtı
dadanmış darağacına azrail
mansur keçe küllah şahmaran
savurmuş gözlerini ebrûli
muhannete mihnetsiz merhamet içün
işlenir artık aşkın sûretine
bir zerefşan inceliğiyle
gül dikeni gibi sarhoştur
tutuşur şiblî’nin elllerinde
yanar dökülür dicleye
yanık bir yağ kokusu
küller serpilmiş gözlerinde diclenin
su âteş ceset âteş kefen âteş
bunca âteşle şehîd-i aşkı gasletmek
ne mümkün
ne mümkün âteşi âteşe sarmak
sûretten azâd olmuş dicle
bakıyor musikâr kanatlı göklere
sırr-ı hakkı fâş eylemiş
bir şehîd-i aşkın arkasından
ağlayıp nâlan ederek
mansur mansur diye diye
işte vâridatım ağır bir yük eğnimde
ömrün biriktirdiği nadas
bir günü daha bırakıyorum nadasa
bir günü daha hayatımdan
nümayişsiz bir günü
günler ki savrulur hallaç pamuğu gibi
mansur mansur mansur diyerek
Mustafa YILMAZ
15/04/2003
edirne
Kayıt Tarihi : 17.5.2003 21:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!