KADİRLİ YÖRESİ YEREL SÖZLÜK
A
Acar: Yeni
Acışmak: Acımak
Adı batasıca: Domuz
Akaba: Engebeli
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Burgu: Matkap.
Cangama: Ağız dalaşı, söz kavgası.
Çalkamaç: Ayran.
Çeç: Samanla karışık, kalburdan geçirilmemiş tahıl yığını.
Çıtırık: Birbirine girmiş, dolaşık, karışık.
Farız: Kurnaz.
Gevrek: Kolayca kırılıp ufalanan.
Herkildek: Kötü huylu.
Hörrük: Övüngen.
İlenmek: Bir kimse için kötü dilekte bulunmak.
Ilmık: Yeni filiz durumundaki ekin.
İşmar: El, göz, kaş ya da başla yapılan işaret.
Kıyılgan: Çok küçük, ince ve sivri uçlu ağaç parçası.
Köten. Traktöre takılan pulluk.
Kulunç: Vücudun sırt bölgesi, iki kürek kemiği arası.
Şimbit: Cımbız.
Yalım: Alev.
Yılgın: korkudan sinmiş, gözü korkmuş.
Aşıt: Gözün göremediği yer
Budak: Ağaç gövdesinde birazı kalmış dal parçası
Börtmek: Sıcaktan çok etkilenmiş olmak
Büvet: Gölet
Cılk: Bozulmuş
Duluk: Yüz, yüzün şakak ile çene arasındaki yanı, yanak
Fola: Belirli bir yerin ortası
Haçan: Ne zaman
Horanta: Aile eşrafı
Hoşur: Değersiz, kaba
Höşür: Uçurum
Kekre: Tadı ekşimsi, buruk ve acımtırak olan
Kerçine Konuşmak: Kinayeli konuşmak, eleştirmek
Körpe: Çok taze
Kösengi: Ocakta yana yana kısalmış odun parçası
Malamat: Ne yapacağını bilmeyen
Müzevir: Söz getirip götüren, arabozan
Patanç: İki bacak arası
Peşkir: Havlu
Süsmek: Tos vurmak
Yadırgı: Yabancı
Yalım: Alev
Yeyni: Hafif
Zıypmak: Kaymak
Çenet: Tohumun çatlayıp ikiye açılan kabuğu
Çıkla: Tümüyle
Aşkar: Kuyrugu ve yelesi siyah, beyaz renkli at.
Sehil: Kışlık, sıcak memleket.
Evham: Temelsiz kaygı, kuşku
Entari: Tek parçalı kadın giysisi.
Sıvazlamak: Okşamak.
Dunukmak: Bir yerde takılı kalmak.
Bezi: Ekmeklik hamur.
Seyip: Çobansız, başıboş.
Sallan seyip: Çobansız, başıboş, darmadağın.
Hortlak: Halk arasında ölen birinin mezarından çıkıp dolaşması.
Belik: Saç örgüsü.
Manık: Kedi yavrusu.
Başak: Tahıl ve meyveleri devşirdikten sonra geriye kalan döküntüler.
Tutu: Teminat.
Kürtün: Rüzgârın etkisiyle kuytu yerlere toplanmış kar yığını.
Zopzekil: Boylu poslu ama akılsız olan.
Appak: Bembeyaz
İriktirme: İrkme, biriktirme.
Dıkız: Çok sıkıştırılmış, bastırılmış, dolu, sıkı, sıkışık
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta