KADİRLİ YÖRESİ YEREL SÖZLÜK
A
Acar: Yeni
Acışmak: Acımak
Adı batasıca: Domuz
Akaba: Engebeli
Sevgilimsin , kim olduğunu düşünmeye vaktin yok,yapacak
işleri düşünmekten
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi
Sevgilimsin,ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden
Devamını Oku
işleri düşünmekten
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi
Sevgilimsin,ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden
Burgu: Matkap.
Cangama: Ağız dalaşı, söz kavgası.
Çalkamaç: Ayran.
Çeç: Samanla karışık, kalburdan geçirilmemiş tahıl yığını.
Çıtırık: Birbirine girmiş, dolaşık, karışık.
Farız: Kurnaz.
Gevrek: Kolayca kırılıp ufalanan.
Herkildek: Kötü huylu.
Hörrük: Övüngen.
İlenmek: Bir kimse için kötü dilekte bulunmak.
Ilmık: Yeni filiz durumundaki ekin.
İşmar: El, göz, kaş ya da başla yapılan işaret.
Kıyılgan: Çok küçük, ince ve sivri uçlu ağaç parçası.
Köten. Traktöre takılan pulluk.
Kulunç: Vücudun sırt bölgesi, iki kürek kemiği arası.
Şimbit: Cımbız.
Yalım: Alev.
Yılgın: korkudan sinmiş, gözü korkmuş.
Aşıt: Gözün göremediği yer
Budak: Ağaç gövdesinde birazı kalmış dal parçası
Börtmek: Sıcaktan çok etkilenmiş olmak
Büvet: Gölet
Cılk: Bozulmuş
Duluk: Yüz, yüzün şakak ile çene arasındaki yanı, yanak
Fola: Belirli bir yerin ortası
Haçan: Ne zaman
Horanta: Aile eşrafı
Hoşur: Değersiz, kaba
Höşür: Uçurum
Kekre: Tadı ekşimsi, buruk ve acımtırak olan
Kerçine Konuşmak: Kinayeli konuşmak, eleştirmek
Körpe: Çok taze
Kösengi: Ocakta yana yana kısalmış odun parçası
Malamat: Ne yapacağını bilmeyen
Müzevir: Söz getirip götüren, arabozan
Patanç: İki bacak arası
Peşkir: Havlu
Süsmek: Tos vurmak
Yadırgı: Yabancı
Yalım: Alev
Yeyni: Hafif
Zıypmak: Kaymak
Çenet: Tohumun çatlayıp ikiye açılan kabuğu
Çıkla: Tümüyle
Aşkar: Kuyrugu ve yelesi siyah, beyaz renkli at.
Sehil: Kışlık, sıcak memleket.
Evham: Temelsiz kaygı, kuşku
Entari: Tek parçalı kadın giysisi.
Sıvazlamak: Okşamak.
Dunukmak: Bir yerde takılı kalmak.
Bezi: Ekmeklik hamur.
Seyip: Çobansız, başıboş.
Sallan seyip: Çobansız, başıboş, darmadağın.
Hortlak: Halk arasında ölen birinin mezarından çıkıp dolaşması.
Belik: Saç örgüsü.
Manık: Kedi yavrusu.
Başak: Tahıl ve meyveleri devşirdikten sonra geriye kalan döküntüler.
Tutu: Teminat.
Kürtün: Rüzgârın etkisiyle kuytu yerlere toplanmış kar yığını.
Zopzekil: Boylu poslu ama akılsız olan.
Appak: Bembeyaz
İriktirme: İrkme, biriktirme.
Dıkız: Çok sıkıştırılmış, bastırılmış, dolu, sıkı, sıkışık
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta