Avuçlarında cenneti taşıyan kadın,
Nerde olursan ol bulurum seni.
Ayak izinde açan papatyalar,
Yolunu tarif eder bana bulurum seni.
Tenine değen rüzgarlar,
Gül kokunla eser peşinden bulurum seni.
Taze bir sabah,
Ezan sesi ile uyansam.
Gürül gürül yanan soba ile,
Yüreğimi ısıtsam.
Güğüm içinde kaynamış su,
Ve keskin sabun kokusu.
Mutlu bir gece ertesi taze bir sabah,
Sabah ilk gördüğüm gözlerin,
Gözlerinde ılık bir rüzgar,
Rüzgarda esen nefesin,
Nefesinden çıkan sesin,
Sesinden kıvrılan dudakların,
Soluyorum sana nefesimi ver.
Bu renkte beni kim sever.
Her gece aklım sende gider.
Güneş en çok seni sever.
Dokunmana ihtiyacı var,
Yaşanılası değilsin,
Şu yaşında.
Yaşamak güzeldi,
En başında.
Ama bir nokta geliyor,
Yoksun.
Yüzümü toprağa sunacakken tanıdık eller,
Belki senin sevginden bir damla düştü.
Belki de bendim gökten düşenler,
Son bir muhabbet fırsatıyla tomurcuklar açtı.
Bir dudak var, Lut gölü kadar tuzlu ve derin,
Gitme kal bu gece,
Kal aklımda.
Gözlerimi seninle kapatayım.
Merak etme rahattır,
Sana serdiğim düşler.
İstersen dokunmam hiç,
Düş görmeye vakit bırakmaz aydınlık.
Gerçekleri ile kör topal yürürüm hayatın.
Sen yine de bekle, yarın yine gelirim.
Titreyen ellerimle yine saçlarını severim.
Gün döndü geldim,
Buz tarlası mavi kehanet,
Donmuş tohumların ıslığı,
Kimine göre rahmet,
Üzerine ne örttüğüne bağlı
hayat...
Toprak mı?
Binlerce yıl öteden ışıldayan,
Gözleri yıldız kadın.
Her yaramızı saran sarmalayan,
Derdimize derman kadın.
Geceleri uyuyan dünyaya uymayan,
Kandil gibi yanan kadın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!