bir adam vardı garipten,
8.15 Kayseri vapurunu beklerdi sakince,
Bir de ben vardım sağ yanında,
seni beklerdim,
Sorardım; Ne zaman?
Her an diye cevap verirdi,
Hani, her şeyin bir sonu var, değil mi?
En azından biz öyle biliyoruz,
Etrafına bir bak, gördün mü
sonlanmayan bir şey,
Öylesine başladığı gibi,
Öylesine de bitiyor,
Bütün gece şarkılar söyledi bana deniz,
Kulağıma fısıldadı,
İç gıdıklayıcı makaslar aldı yanağımdan,
Şehvetli kadınlar gibi salındı, bir ileri, bir geri,
Sarıp sarmaladı beni, geceyi,
İnsafsız
Seninle bir dağ başı otelinde olsak sevdiğim,
Rüzgar savursa saçlarını,
Bir hafta sonu kaçamağı olsa bu,
Paylaşsak hayatı sınırlı zamanlarda,
Dönüp gitsek sonra kendi hayatlarımıza,
Arayıp sormasak bir daha birbirimizi,
Yaşamak
Günler günleri kovaladı
-da- biz hayatın peşinde olduk mu?
Yaşadık mı?
Figüranı mıyız hayatımızın?
Efendisi mi?
İstanbul,
Ah İstanbul,
sevdaların şehri,
boşuna değil elbet bu söz,
Ben yari böyle sevdim, böyle ağladım diye sokaklarında,
Buram buram hasret, ah istanbul,
Özlemim
Baykuş sesleri gelirdi gecede, uzaklardan,
Arada bir de bir tilki sesi, bilmem ki neden?
Gökyüzünde kum gibi serpiştirilmiş yıldızlar,
Kocaman bir avluda yalnızım,
Romantik akşamların suskun şairiyim ben,
Boğazımda düğümlenmiş, biriktirdiğim hıçkırıklarımla suskun;
Semaya bakar dururum,
Senden ümidi kestim,
Yakarışım tanrıya
Belki de, seni bırakmak bilinmeze,
Ve yürümek sensizliğe,
Cesaretim var mı?
Bilmiyorum
Sensiz çiçek açar mı kiraz ağaçları
Bir gün oldu,
Bir an geldi,
Kaç defa geçtim de şehrinden,
Haberin oldu mu?
Kim bilir sen hayatın hangi gailesinde,
Ben hala mı senin derdinde,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!