O bizim Atamızdı...
Ekmek ve aşımız
Ebedi yoldaşımızdı....
Kanayan yüreğinde
Yüzü gülen adamdı
O yenilmez baş komutan
Ölümün dengi yoktur gülüm,
Acının da rengi..
Gözler kör,kulaklar sağır,
Diller suskunsa,
Ne farkımız var taştan,topraktan...
Buda bir ölüm.... .
’ONLAR MADDENİN HIRSIZ KÖLELERİ’’
Kan kokuyor kan...
Elleri, dilleri ve isimleri
Kan kokuyor kan.
Yürekleri taşlaşmış canavarlar
Bedeni insan,ruhu şeytan..
Kalbimi güneşe tuttum
Sensiz üşümesin diye
Düşlerime kilit vurdum
Sensiz akmasın diye
Yıldızlara göz kırptım
Bizden habersiz kaymasın diye
Hangi can,Hangi vicdan
Ey insan…
Çocukların doğumu…
Kara Afrika da toprağa bir figan
Sıcaklığının tutkusuna alışamadan
Elleriyle mi,kazacaktılar canlarının yarısına
HAMALINI ARIYORDU YÜREĞİM
Hamalını arıyordu yüreğim hamalını
Hem de helalini..
Dinmeyen bir volkan gibiydi
Hem de için, için yanıyordu
Hamalını arıyordu yüreğim hamalını
Belki sana ay ışığında varırım sandım
Ay karanlık sen uzaktın
Elimi uzattım
Gölgeni tutarım sandım
Serabınmış meğer
Hayalen kandım,
Sen içimdeki yabancı ….
Artık çalamazsın
Gönül bahçemde ki o gücü
Ayrılıklar olsa gerek sonsuz ilacı
Bilirim yıllar da geçse, kabukta tutsa
Sızısı dinmez her açılan yaranın içi
İNSANOĞLU
İnsanoğlu etle kaplı bedenmiş
Hükmü yokmuş…
Ruhu hükümranlık edenmiş
Gün gelince sırasıyla sıra, sıra gidermiş
Akıl sağ iken kahinat’ta bir canmış
İŞÇİ ÇOCUK
Doğumum aileme ödül bilirdim
Yürümeye başlayınca işçi sayıldım
Sevgi yavan katıkken, çıraklıkla irkildim
İyi çocuk olmak için hep,hep yoruldum
Terbiye edilmek için niye dövüldüm
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!