Doğduğumuz andan beri her nefesimizde
Dahada büyüyor aşkımız sana
Kızıl renğin kanımız beyazın namusumuz
Senin yokluğunda ne namusumuz kalır ne bağımsızlığımız
Atatürkten beri dusturumuz; ''Ya İstiklal Ya Ölüm''
Tanıdık şehrimin sokakları yine hüzünlü ve soğuk
Unutulmuş sevdalarımın tadı buruk
Tatil etmiş gönül sevdalara kendini
Sonbahar her yere sürüyor yaprakların kavruk rengini
Aklıma geçmiş sevdalarım düşüyor
Kaçarak korumaya çalışıyor gönül aşktan kendini
Aramıza sıralanmış; uludağlar, gurbet yılları
Şimdi bir satır yazıda saklı
İçimde hasretlik ızdırabı
Nihayetsiz kaçaklık geceleri
Aşka dair bir kaç cümle gözlerin
Yıllar geçtikçe büyüyor sana hasretliğim
Gelişimin aksine ilkeldi şair
kartal gibi hırçın ve yanlızdı
Düşünceleri kadar yüksek uçardı
Şiir şiir kanardı yüreği
Sevda akardı göz yaşında
Çok şey beklemezdi hayata dair
Hey oradaki
Sana söylüyorum
Boyun bir yetmiş beş gibi
Bönbön bakıyorsun doğan güne
Öyle bir bakıyorsunki sanki salağın dik allası
Estafirullah özür dilerim siz salak değilsiniz
Baştan başa maviye kesmiş şehir,
Deniz mavi gökyüzü mavi.
Sevgilinin gözleri olmuş şehir.
Gece kara sabahlar uzak
Yanlızlığın heykeli gibi şehir
Bu şehir varya bu şehir,
Yasemen kokulu baharlar esiyor,
Elimin uzanmadıgı diyarlarda.
Şenşakrak bir bayram seninle,
En kısa düşlerim bile
Resimler çiziyor bulutlar,
Endamı sen hepsinin
Dağ gibi heybetliydi zatalleri
Pek severdi yemeyi,içmeyi
Sıska bir oğlanla güreşmekti en büyük zevki
Bir indimi kahveye ürkütürdü köylüleri
Her gün kahveye inerdi ağa efendi
Uzak köyün yılları böyle geçti
Çıtır simit ve incebelli bardaktaki çayın buğsunda sessiz bir akşam üstü,
Ocağın ortasında sensiz İzmite ilk kar düştü.
Sensiz geçen günlerde menekşeler soldu
Bana küstü küçük camın önündeki aşk merdiveni
Döneceksin umudu yaşatıyor beni
Kumsalda keyfince serilmiş kum taneleri
Her yakamoz bir çığlık gibi şimdi
Yani senin gitiğin geceden farklı değil
Değil dediğime bakma
Ne dolunay o kadar parlak
Ne de ellerin var elimde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!