Kadınlar, Yılanlar ve Dejavu

Muharrem Özcan
34

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Kadınlar, Yılanlar ve Dejavu

Derin deri izleri olsun istiyordum.

İzlerin izlenmesi kolaylaşabilirdi böylece. Haritalar kadar net ve ayrıntılı olsun istiyordum. Fakat ayva tüyleri buna izin
vermiyordu. Acemi katillerden biriydim. Tırnaklarımı geçirdiğimde kör lekeli elleriyle karşılık vereceğini sanıyor, kolay ve sessizce olmasını hiç beklemiyordum. Sanki bu anda afallayacağımı anlamış ve işimi kolaylaştırmak için sessizce bekliyor gibiydi. Az sonra iki kişi arasındaki sonsuz boşlukta kaybolacağını anladığında gözlerini oynatıp bir şeyler söylemek istemişti (belki de söylemişti) . Ben çabuk davranıp ellerinden korktuğumu belli etmeden serinkanlı katiller gibi işini bitirmeliydim ve öyle de yaptım. Soluksuz yaşamak istediğim yalnızlığa kavuşturmalıydım düşümü...

Herkes kendine görülmemiş bir düş bulurken nedense ikinci el düşler çıkıp geliyordu: kadınlar, yılanlar ve deja-vu...
Düşlerde yalnızlık yoktu, olmalıydı diyordum...

Tipik bir yaz rehavetiydi sonuçta ölümü. Ardından okunacak ilahilerden biriydi bu düş. Dondurmanın sıcak karşısında erimesi kadar doğaldı. Hem kim sıcağın o dayanılmaz öfkesiyle karşılaştığında kollarını açıp güvenli, ılıman, gözleri kapattıran tınısına eşlik etmeden durabilirdi ki.

Ki hak edilen ölümler de olurdu. Tanrı'dan mansiyon ödülü alan ölü arkadaşlarımız vardı bizim. Yitik seslerini çığlık yaparak uyandığımız her düşte yakınlaştığımız arkadaşlarımız. Bekledik onları. Pencereleri açıp geceye ve gündüze dayadığımız uzun görüşlü çığlıklarla aradık zaman zaman. Gelmeyeceklerini anladıktan sonra bile bekledik. Bu pimi çekilesi bekleyiş nöbetlerinden edindiğim tecrübeye rağmen yolu bilmediğim için 'kesin, kanıt bırakır' hissiyle seni önden yollamak iyi fikirdi.

Ne yazık!
Üşürmüş kadınlar, ellerim eldivenmiş bilemedim!

Muharrem Özcan
Kayıt Tarihi : 1.7.2009 22:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Muharrem Özcan