Mekan aynı, sahne aynı, oyun aynı,
Oynayan ise; bir kadın...
Kör karanlığın kandilinde; titreyen bir alev aydınlatıyordu, sahneyi...
Bir köşede; ayağı kırık sandalye, çürümeye yüz tutmuş tahta masa,
Masanın üzerinde ise; mumun etrfaında dağılmış,sararmış sayfalar
ve siyah beyaz bikaç resim...
Yalnızlığın dibine vurmuş şisede; son kadehini içerken, bi nefes
daha çekiyordu sigaradan!
Duvarda tiktak sesleri durmuş, sensizliğe takılmış bir saatte takılmışken
gözlerim... Takvim sayfaları azalıyordu, birbir! Kapının kenarında bekleyen bir bavulda; gelişinle gidecek olan hüzünlerim vardı...
Titreyen ellerimle karaladığım güncenin sayfalarına, hep bizi yazdım...
Yaldızı dökük aynanın arkasında; gölgesi kaybolmuş,
sevdamın yüreğini gördüm...Akordu bozulmuş bir keman gıcırtısı gibi; ses çıkaran merdivenlerden, gel geç anılara seslendim...
Oysa gidişinin arıdndan... Defalarca!
Yüreğimin sesi ile sevişken ruhunun kölesi olmuş, el değmemiş
duygularımın, kadınca haykırışları ile çağırdım, seni...
Kirli çarşaflara sarılmış,boz bulanık düşlerden arda kalan; sensizliğin yankısı idi! Dağılan umutlarla; avutamadığım kaderin yazgısında,
Dün biz vardık, bugün biz yokuz... Yarında nerde olacağım? olacağız
bilinmez...
Bu oyun başladığı gibi biter!
Bir kadının sesi ile; sevgide, özlemde tükenir gider, yaşama karşı!
Ben! senin yüreğinin sesi olarak kalmadıktan sonra; perde iner, oyun biter...
Alkışların arasından son bi kez daha sesleniyorum; sana...
Nerdesin?
12.04.04
Sırma MersinKayıt Tarihi : 12.4.2004 13:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Tebrikler
Mim Kemal Ertuğrul
TÜM YORUMLAR (1)