Kadın öldü.
Kadını kadınlar öldürdüler,
Uzun ojeli tırnaklarını batırdılar,
Tel tel kızıl saçlarını...
Kızıl bayrakları,
Kızıl karanfil masumiyetinde,
Göndere çekerek yaftasını mahremin,
Orada, o aleni yerde,
Asık suratlı politbüro üyelerinin,
Gergin,çatık kaş generallerin,
Çocuksu gülücükler takındığı,
Bir partizan şöleni esnasında,
Kadını öldürdüler.
Kahkahalara karıştı çığlıklar,
Zafer şarkılarına.
Basma basma,pazen pazen uçuştu.
Bir modern rüzgara kapılıp gitti,
Döl salyalı kızıl dudaklarla buluştu.
Ah..o ne sevinç,o ne muştu,
Dalga dalga dalgalandı toprak,
Tandırda ekmek,
Tarlada emek.
Eller yıkandı,
Aynalar çıkarıldı çeyiz sandıklarından.
Afrodizyak bir rüyanın kıyısız okyanusuna,
Gönüllü bir kurban gibi attı kendini kadın.
Kadın,o kutsal metin.
Kutsallığı toprakla anlamlanan,
Yani adem,yani insan,
Göbek bağını koparıp atmadan,
Rahmin rahmetinden kopmaz,
Cenin ölmez, o kutlu can....
Makina çağırdı toprağın çocuklarını.
Öğütüp,öğütüp kaslarını,ruhlarını,
Namusun dikensizleşen beyaz gülü,
Kızıl şarap dolu kristal bir kadehte.
Afiş afiş,iştah iştah bilboartlarda.
Sokaklar cesetlerden geçilmiyor,
Ayağımıza bulaşıyor,kalbimize,kadın tortuları,
Betonda,kumda,ışıltılı bulvarlarda...
Kadın öldü:
İlkin çekindi,utandı,
Göğe baktı,vazgeçti,
Sonra bir düğün,büyük bir düğün,
Yüz yıl sürecek,belki yüz bin gün.
Havai fişekler göğe perdeyi çekti.
Damat yabancıydı,gelinimiz yerli,
Yeni kan taylar doğacak,
Güneşin battığı tarafa gidilecekti.
Kuruldu ortaya ulusal sofra,
Ahali karnını doyuracaktı.
Bağını bin bereket,evini onaracaktı.
Zılgıt çektirildi,toprak suskunluğundaki analara.
Muhtar konuştu,
Bir görevdi alkış tutmak azalara.
İmam,ortalıkta yoktu...
Dayanamadı,pencereden baktı.
Bu ışıltı,bu şaşa'a hoşuna gidıyordu.
Soyunup tüm dantelalı elbiselerinden,
Sokağa fırladı,meydanlara.
Bir elmas fanusun ortasında yanan alevin,
Titrek cazibesine kapılıp kadınlar,
Çılgın kelebekler gibi dönüyordu.
Vecd içinde semaha başladı,
Yaklaştıkça yaklaştı,daha diyordu,
O kutlu cevherde erimek istiyordıu..........
Ruhunu yaktı o ateş,
Buharlaştı beyazı, kömürleşti,
Ve düşerken betona,
Çağırdı:
Ey el değmemiş bakir şafaklarım,güneşim,
Toprağım,dantelamın ilmeklerindeki aklığım,
Evim,analığım,doğurganlığım..........
Ben öldüm,bir sanrıya kurban oldum.
Özgürlüğümün güneş yüzlü çocuğunun kanını,
Tanrıların sofrasına şarap,
Sacayaklarından modern mabedin,
En çok kullanılanındanım.
Bir tüketim ürün ederi gibi,
Finans finans kasalara doldum....
Kadın öldü,
Plan plan,tezgah tezgah
Bu haince bir tuzak,
Canice bir ölümdü....
30.08.2002/İstanbul
Osman BalkısKayıt Tarihi : 5.6.2006 22:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sırrı dökülen aynalardan kazınmış metin, namusun dikensizleşen beyaz gülü, ışıklı bilboardlara serilmiş güzel göğüsleriyle çılgın kelebekler gibi o kutlu ölümlerine sarhoş imamları boşuna arıyan kadınlar, bir birinin cenazesini bakışlarıyla kaldırmaktan usanmamış ahh o güzel kadınlar
Bir kez daha bu güzel şiir önünde eğiliyorum
çok güzel bir şiir bu...
ama bu ölümlerde kadınların hiç mi katkısı yok...
tebrikler...
TÜM YORUMLAR (2)