Kadının Ahı Şiiri - Tamay Önal Polat

Tamay Önal Polat
482

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Kadının Ahı

Biraz tarihin derinliklerine inmeye ne dersiniz.

Günümüzden üçbinbeşyüz yıl önce tarihin arka planında hüzünlü, çok insani, çok bildik çok aşina olduğumuz şeylerin yaşanmış olduğunu tahmin edebilmemiz hiç de zor değil..

Hitit tarihi ile ilgilenenler ve biraz dikkatli olanlar
Bu ilginç medeniyetin eğlenceli, renkli ve hüzünlü tarafıyla haşır neşir olabilirler…

Konumuz ah almak, hele de bir kadının “ahh”ını almak...
. M.Ö 1.800’ler…
Hitit devleti henüz yok
Kral Anitta kuzeyden gelerek Hatti ülkesini (bugünkü Sungurlu civarı) kuşatır; Büyük hazineler bulmak ve yağmalamak hayaliyle gelmiştir ama her yer tamtakırdır. Tarımın, hayvancılığın olmadığı, kurak, çorak ve verimsiz topraklarda tutunamayacağını hesaplayamamış ama bu ülkeyi teslim almıştır bir kez..
İsyan eder ve lanet okur.
“Buralarda yurt tutulmaz, kim ki bundan sonra bu yurda yerleşip krallık kurarsa tanrıların laneti onun üzerine olsun” diyerek oraları terk eder.

Anitta’nın laneti denen hikaye budur.

Ama sonradan tarihin akışı tamamen değişir.
Anitta’nın torunu Muvatalli oraları tekrar fetheder ve o dönem dünyanın en muazzam medeniyeti olan Hititler kurulmuş olur.
Ülkesinin başkentine eski Hatti yurdu anlamına gelen Hattuşaş ismi verilir. (bugünkü Çorum-Boğazköy)
Gel zaman git zaman (beşyüz sene) Hititler çok gelişir büyür ve medenileşir.

Manifestoları şöyledir:
“teslim olana dokunulmayacak, direnene de acınmayacak”

Hititler artık zengin ve refah içerisinde bir ülkedir.
Elbette bu zengin ve refah içindeki ülke herkesin iştahını da kabartmaktadır.
Doğudan ve güneyden çok ciddi saldırılara uğrarlar. Hepsini püskürtürler.
Derken kuzeyli bir halk çıkar ortaya:
Kaşkalar.
Bu günkü Karadenizlilerin ataları olduğu düşünülen Kaşkalar’ın yurdu Orta Karadenizdir.

Bu halk Hitit’leri yerle bir eder. Taş üstünde taş bırakmaz.
Herkes 'artık Hititlerin sonu geldi' diye düşünürken; bir kahraman çıkar ve küllerinden yeni bir krallık doğurur.
Bu kahraman Şuppililiuma’dır
Şuppililiuma 40 yıllık saltanatı içinde Hititlri eskisinden çok daha güçlü hale getirir.
BU SALTANATLA KADININ AHHI HİKAYESİ DE BAŞLIYOR

Dört bir yanı fetheden Şuppililiuma, o devrin süper güç iki devletine kafayı takar.
. Babil ve Mısır
Babil’i fetheder, oğullarından birini Babile vali yapar ve Babil kralının genç ve güzel karısı Chandragupta’yla evlenmek ister ama “kral da olsa bir adamın bir karısı olur” diyen Hitit yasaları buna izin vermez.
(bu yasalar tablet şeklinde bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde hala duruyor)
Kral kendi yasalarını çiğneyemeyeceği için; eski, yaşlı ve vefakar karısı Hepatu’yu sürgüne göndererek Babil Kralı’nın genç ve güzel karısı ile evlenir.

Eski eş Hepatu, mecburen Hattuşaş’ı terk edecektir. Muhafızlar kapıya kadar fisrt lady muamelesi ile eski kraliçe Hepatu’yu götürürler ancak daha sonra yalnız, sefil, çaresiz ve tek başına kalmış zavallı biri gibi kapıyı kapatırlar.
İşte orda yaşlı kadın (Hepatu) iki çift laf söyler ve bunlar tabletlere kazınır, o olağanüstü metin aynen bu:
“ey benim bereketli topraklarımın kralı, ey benim güçlü oğullarımın babası, ey benim paha biçilemez hazinelerimin koruyucusu… toprağımı işleyen, ekmeğimi veren, suyumu içiren, üstümü örten… yanlış bir iş yaptın… sana kırgın değilim… lakin bu yaptığın tanrıları kızdıracaktır… isterim ki senin, oğullarımın, genç ve güzel karının ve bereketli ülkemin bahtı açık olsun… sana 40 yıl kadın oldum, isterim ki benimle geçen günlerinden daha ikballi günlerin olsun… ama tanrıları kızdırın…”
Sonra Hepatu ne oldu, nereye gitti h.ala bilinmemektedir.

Şuppililiuma eskisinden daha güçlüdür artık.
Babil bile ona bağlıdır.
Bu güçlü hükümdara Mısır Kraliçesi’nden bir mektup gelir.:
“ Ey Hitit’in güçlü kralı Şuppililiuma. Kocam öldü. Dul kaldım. Ülkem sahipsiz, halkım kralsız kaldı. Kendi halkımdan ve emrimdeki erkeklerden biriyle evlenemem, duydum ki senin çok sayıda oğlun varmış. Bana birini gönder. Bana koca olsun, ülkeme kral olsun”
demektedir bu mektubunda.

Şuppililiuma’nın gözleri parlar, genç ve güzel karısına (Chandragupta) sarılır ve Babil’den sonra Mısır’ın da hükümdarı olacağını, kelimenin tam manası ile “dünyanın efendisi” olacağını düşünür.
Oğullarından birini gönderir ki Mısır'a sultan olsun.
Ama o sırada bir şeyler değişir ve her şey değişir.
Yani tarih değişir.
Ölen firavunun akrabası ve tahtta hak iddia eden II.Ramses müstakbel damadı (Şupililiuma'nın oğlunu) yolda öldürtür, sonra da dul kraliçeyi sarayında öldürttür ve tahta kendisi geçer..
Haber Hitit ülkesine ulaşır.
Artık bu geri dönüşü olmayan bir yola girişilmiştir.
Şuppililiuma ve II. Ramses savaşacaktır.
Hitit ve Mısır.
* * *
Güney Suriye’deki Kadeş yakınlarında iki ordu karşı karşıya gelir,
(hani hep duyduğumuz ama pek bilmediğimiz Kadeş. Bu savaştan sonra imzalanan anlaşma halen Washington'da Birleşmiş Milletler binasının girişinde görkemli bir şekilde sergilenmektedir, ve dünyanın en önemli metni kabul edilmektedir. İşte o Kadeş)
Ve Hitit Mısır’ı yenilgiye uğratır.
Şuppililiuma ganimet ve esirlerle memleketine (Çorum) dönerken
Her şeyin yolunda olduğunu sanmaktadır.
Babil ve Mısır’ı yenmiştir
Zafer sonrası; Hazine ve esirlerle memleketine yönelmişidir yönelmesine de
Hepatu'nun ahının Kral'ın ayaklarına dolaşma vakti artık gelmişitir....
Evet(!)
Mısır’ın gönderdiği bütün esirler hastalıklıdır
Özellikle veba
Hitit ülkesinde, Hattuşaş’da dirlik düzen, aş, ekmek, huzur kalmaz. Önce Şuppililiuma’nın genç ve güzel karısı eski Babil Kraliçesi Chandragupta vebadan ölür.
Bütün ülke açlıktan sefaletten ve hastalıktan kırılır
Kudretli Kral çaresizdir, tanrılara yakarır:

“ fırtına tanrısı’nın gürleyişini duydum sesim kesik kesik çıkmaya başladı korktum; bereket tanrımızın bize küstüğünü gördüm halkım aç kaldı ekmeğimiz kesildi, yağmur tanrımız bize küstü ve çocuklarımız susuz kaldı. Ey halkımın koruyucusu yüce tanrılarımız, kral değil hizmetkarınızı olarak size yalvarıyorum, bana ve halkıma sahip çıkın”
(çok duygulu ve insanı etkileyen bu tabletler çözüldü ve dünyanın en saygın müzelerinde duruyor…)

Ama tanrılar kral’ın yakarmasına kulak asmamış olacak ki, kudretli kral Şuppililiuma da hastalanıp ölmüştür…
Denizci kavimler başta olmak üzere, dört bir yandan Hitit yağmalanır
Ve bir daha görünmemek üzere tarih sahnesinden silinir,
Hepatu ne oldu bilinmez
Ama “ahh”ı koca devleti yerle bir ettiğine uzun yıllar inanılmıştır.

Tamay Önal Polat
Kayıt Tarihi : 12.7.2010 20:48:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


özel bir derleme

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Tamay Önal Polat