1 Kadınım
Ben bu şiiri bitirmeden,
Bir tanem, belki sen, ölmüş olacaksın,
Belki de bu kötü hastalık vücuduna,
Ne yazık ki, can çekiştiriyor olacak,
Bense şimdi ağlayan yüreğimle,
Kurtuluşun olmadığını bildiğim halde,
Sana elveda diyemeyeceğim asla,
Çünkü çaresizce sana elveda demek,
Bana çok ağır bir yük gibi gelecek,
Yüreğime ağır gelecek, bu mecburi ayrılışın
Bir gurbet gibi, yalnızlık hissi verecek kendi evim,
En büyük terk edilişi seninle yaşayacağım,
Oysa şimdi, acımı en mahrem şekilde içime gömüp,
En derin gizli yere, kitli sandıklarda saklasam bile,
Kesin bakışlarımdaki şu acizliği, o eşsiz kadınlık hissinle,
Sen hemen anlarsın diye, sana son kez, sonsuz bir istekle,
Dur yalvarırım der gibi, uzun uzun sarılamayacağım,
Mesela yalnız bırakma beni bir tanem,
Gitme, ne olursun diyemeyeceğim asla,
Üzülürsün diye, duygularıma gem vurup
Bu korkuyla, en vahşi cinnette, kahırda susacağım,
Belki sen de bir şeyler saklayacaksın benden,
Yüreğim, tamamen sensizlik efkarına öyle ansızın düşmesin,
Çaresizlik girdabında zavallıca boğulmasın diye
Belki de ben, hemen senin ardından, sana tekrar ulaşmak hevesiyle
Sabırsız bir öfkeye kapılıp da ölüme, intihar aşkıyla yanmayayım diye
İşte o an sen belki de radyoda eski bir şarkıya, neşeliymiş gibi el şaklatacaksın,
Sanki bana, aşkım boş ver hiçbir şeye aldırma, üzülme kaderdeki yokluğuma,
Başını bensiz, sakın önüne düşürme, daima dik dur der gibi bakıp
Ama çaresizlik, ne anlatılmaz bir duygu diyeceksin içinden
Acaba bu hastalığın hiç mi bir çözümü, şu ölümün merhametli bir yüzü,
Azrail’in yüreğinde bu aşka çare, bir kurtuluş hüznü,
Hiçbir sıyrılma ümidi yok mu, demeyi düşünürken
Belki aşkım, sakın çokça ağlama peşimden demek isteyeceksin,
Ama mutlaka, o en zor anda bile yutkunup
Anlatmak istediğin hiçbir şeyi bana asla tam diyemeyeceksin
Ben ise o an en üzgün halimle, iyi olmayacağını hep bildiğim halde,
O gül yüzüne bakıp daima sana yine iyi olacaksın bebeğim
Ve yine eskisi gibi olacak her şey diyeceğim,
Ama asla elveda diyemeyeceğim,
Şimdi sana sevdiğin yemekleri yapacağım,
Bak, bugün fırında balık var, diyeceğim mesela,
İlaçlarını getireceğim, içim kan ağlayarak,
Ilıtıp süt vereceğim belki de damla damla dudağına,
İyi olacaksın sevgilim diyeceğim, yavaşça kulağına,
Ama sakın beni bırakma diyemeyeceğim,
Hatta o an beni bırakıp gittiğini bildiğim anda...
Senden sonra yine sana kırlardan papatyalar toplayacağım,
Taçlar yapacağım mezar taşının alnına,
Ama söylemeyeceğim hiçbir çiçeğe yokluğunu,
Çünkü her gün sen varmışsın gibi, zevkle doğan her yeni güneşe,
Tekrar tekrar neşeli bir ümitle, çiçekler açsınlar diye
Üzerindeki güllere, menekşelere, lalelere,
Hiçbirine haber vermeyeceğim yokluğunu,
Ve sonra sensiz kalmış evde, resim albümlerine dalıp kalacağım,
Yine elerim sıcacık sevecek, eski fotoğraflarında, o yumuşacık yanağını,
Ve gözlerim mutlaka buluşup özlemle takılacak gözlerine
Yine şu eski sararmış resimlerde, o hasretle yanan bakışlarına tutunacağım,
Yattığın koltuğa yatıp, sevdiğin kitapları okuyacağım,
Fransızca seversin diye, jötem diye bağıracağım,
Söz Rusçayı hemen unutacağım,
Ve sen çok seversin diye, daima taze kırmızı elmalar soyacağım,
Tatlı kurabiyeler alacağım, hatta kahveyi hep iki fincan yapacağım,
Türk kahvesi falında bulacağım mutlaka ne yaptığını
Merak edeceğim yokluğumdaki korkularını,
Ama seni ve seninle paylaştığım hiçbir şeyi asla unutmayacağım
Hatta beni sebepsizce kıskandığında
Yaptığın şu gereksiz nazlı kaprislerini bile özleyeceğim
Fakat hani o malum öfke nöbetlerinde bile, hani şu beni tamamen yıldıran
Hani o kızgın söylenmelerini bile, artık çok istesem de duyamayacağım
Hele vakitsiz ve alışılagelmiş, bu periyodik bu klasik eş kavgalarımızdan sonra
O muhteşem sevda kavuşmalarımızı bilsen nasıl arayacağım,
Ne kadar da değerliymiş, bir bilsen diyeceğim, her şey, her an, her duygu,
Sonra nefesini arayacağım belki de bir sigara dumanında,
Belki de gizlice elbise dolabında, sensiz korkup saklanacağım,
Ne kötüymüş evde sessizlik
Ne kötüymüş çaresizlik
Ne kötüymüş böyle boynu bükük yaşamak
Ne kötüymüş yokluğunda, boş odalarda seni aramak,
İçinde sen olan her şeyi özleyeceğim
Ama ben bu şiiri bitirmeden,
Belki de bir tanem ayrılığımızın ilk kışı başlayacak
Mezar soğukluğunda şimdi bedenim,
Isınmak için mutlaka pembe hırkanı koklayacağım,
Evin içinde bir çınlama gibi, hep sesini duyacağım,
Boş sokaklarda gece yarıları, seni arayacağım,
Eğer bu bomboş yollarda, seni sorarlarsa bana, o güzellik nerede diye,
Onlara da söyleyemeyeceğim yokluğunu,
Çünkü asla vazgeçmezler, bu çiğnenmiş yüreğimi acıtmaktan,
Şu boş, şu karanlık, şu tenha kaldırımlar,
Zalimce kopartırlar, en güzel anıları dalından
Utanırım sensiz nefes almaktan,
Çökerim özlemle, eski yaz geceleri, hani bazen beraber oturduğumuz,
Şimdi zehir zemberek kışta, buz kesmiş bahçe duvarına,
Sol yanıma vurur sanki kör baltalar, ciğerime işler o güzel hatıralar,
Hemen gizlice tenime sakladığın, o taze kokunu, umutla içime çekmek isterim,
Ama üşütür sensizliğim, hissiz bedenim titretir yüreğimi, ağlar yorgun gözlerim
Artık tüm güzel şeyler ya eskide ya da eksik kalmış olur, şu darmadağın hayatta
Sokak lambaları bile şimdi çok kısık, her yer loş,
Ve kahreder bu ıssızlığın karanlığı,
Bir bilinmez boyutta, farazi bir boşlukta kalmış, tamamen şu aciz ömrüm,
Soyutlanmış ruhum, kim bilir kaçıncı sonsuz paralel perdede, kayıp bedenin içinde
Bu serbest düşüş, gölgemi bile çeker, şu uzay mahzeni, kara deliğin içine
Galaksiler patlar, yıldızlar sürüklenir ve azat ederim tüm yörüngelerinde güneşi
Şimdi ölüm, geri çağırır hesaba, bu bilge fizik bilimi ile tüm evreni
Ve susmuş sinsi hortlaklar, böö der kaçırır sanki ayın karanlık yüzünde ümitleri
Acıyla sinmiş kalbim, şimdi en derin kabuslarda,
Fakat acelecidir gece, örtmeye mi çabalıyor, yalnızlığımı ne?
Oysa ben ararım seni, darağacı gölgesinde,
Ya da hırçın bir giyotin sillesinde,
Kapıma dayanır vahşet, kanar incelmiş boynum, korkar, titrer çocukluğum
Hani o üzerime sinmiş, tütsülenmiş kokun, tükenir sanki bu uzun bekleyişte
Secdeye kapanırım, o meçhul huzur, pansuman yapar efkârlarımın gamına,
Ama yozlaşmış asi gölgeler, teselli veremez, dolmaz şu yırtık yelkenime,
Şok bir elektrik çakar şimdi, senden bana doğru esip gelen tüm sıcak hayallere
İşte tam da bu mutlak sensizlik yokluğunda, ölümün esrarlı kıyısında,
Gençliğimin aşk harabında, virane olmuş duygularımda,
Asla bir daha var olamayacak, o yalan, ziyan kıvamındayım
Tutunamıyorum yaşamın hiçbir dalına, terk ettin ey aşk, sen azapta beni,
Zaten dolunaya emir verdim, artık mehtaba çıkmayacak,
Yakamozlar durgun sular yerine, tek sıkım mermi, kalbime vuracak,
Paramparça yıldızlarım, süslemeyecek artık gökyüzümü,
Yeryüzüm zaten elemler içinde delik deşik, darmadağın,
Hele o kanayan yaralarım, hani o bir de tüm bilinen mahrem duygularım,
Girdaplar, hortumlar, en derin uçurumlar içine düşmüş,
Uzamış hüzünlerim başına buyruk, amansızca yaban sürgünler vermiş gönlümde,
Sensiz, nasıl da çakılmış en sert zemine bütün arzularım,
Babil’de taze asma dalında sararmış gibi, kavrulmuş, tükenmiş tüm yapraklarım,
Her fırtınada, bölük bölük savrulur durur, kocamış çınarlarım,
Artık şu tenha, şu ıssız, şu boş kaldırımlarda, kopar son bir kıyamet,
Kopar yüreğim, yakar her yeri dehşetle patlayan o korkunç felaket,
Meğer, en büyük kıyamet, sensizlik feryadı hüznü içine gizlenen, bu iniltideymiş,
Zaten Surunu İsrafil, sen Azrail ile gidince çoktan ruhuma üflemiş,
Seni, yumuşacık ipek yorganlarda, saten çarşaflarda sarıp sarmalamak isterken
Böyle çaresiz kara toprağın bağrına bırakmak, ne kadar da çok delirtir yüreğimi,
Oysa şimdi zaman, tam da aşkın eşsiz tadına varma yaşındayken,
Yokluğun, kalbimi hiç umursamadan, öyle haince hançerler abanır,
Akıp gider, geceden sabaha sinsice devran,
Sonra kıyamet alameti, kalleşçe batıdan getirir, şu çakal güneşi tepeme,
Senin gölgenin yokluğunda, kaynatır beynimi, bu sonsuz ateşinin koru,
Tutuşur bedenim, hemen ölmeyi dilerim, şu an Tanrı’dan, ama isterim, yok olamam,
Artık şiir yazmanın heyecanını bile, sensiz kaybettim,
Elimde kan kırmızı bir buket çiçek,
Hep hazır, senle ötelerde buluşmayı bekleyecek,
Ama ben bu şiiri bitirmeden,
Bir tanem, mutlaka sen, ölmüş olacaksın.
Kayıt Tarihi : 16.6.2022 12:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Aşk acısı
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!