Senin saçların sarı,gözlerin yeşil ırmak boyu.
Tenin beyaz; kar tanesi gibi.Dudaklarında hafif bir çingene pembesi gizli.Öpüşünde o yumuşak sertlik,dokunuşunda uysallık.
Neydi bağlayan bizi birbirimize?
Gözlerimizi baştan çıkaran,ellerimizi kenetleyen sımsıkı...
Ve soluğunu mühürleyen soluğuma.
Asi ruhunu sevdi belki ruhum,başkaldırını hayata ve umarsızlığını.Seninleyken bile seni düşünmek...Hele yokluğunda nasılım bu taş duvarlarda biliyor musun?
Ve gecenin dayanılmaz ağırlığı inerken hücreme duyuyorum eski bir türkü yakıyorsun odanda.
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman