Eğer kral olsaydım.! Çiğneyerek tahtımı
Memleketin halkını dizlerine sererdim.
O kuvvetli hükmümle bütün tacı tahtımı
Bir tek bakışın için sana feda ederdim.
Eğer Allah olsaydım.! O heybetli, o derin
Kainatın, semanın, denizlerin, her yerin
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Allah değil Tanrı demiştir ..Hoşuma gitmiyor okumuyorum eleştirmeyede değmez bence..Bir isim diye okumak zorunda değiliz ..O kadar güzel hoş akıcı şiir yazanlar varki benim vatanımda victor beye sıra dahi gelmez..
Allah olsaydım demişmiş de bilmem neymiş. Şiirde mecaz, üslup farklılıkları vs. bunlar olabilir. Kaldı ki iki sözcükle koca şairleri yargılamaya kalkıyorsunuz okumayın öyleyse. Sanırsın Victor Hugo da beş vakit namaz kılan müslümandı da bu şiiriyle fire verdi. Te ya :D Okumayın kardeşim o zaman. Bu bağnazlıkla fazla yaşamazsınız bence.
kadına yönelik yazılan, güzel olan bütün cümleler güzeldir.
SEVGİLİ ALİ ERGÜL,
İlginize teşekkür ederim. Bilgisayarda sanat içerikli yazılar, güzel bilgiler okumanıza seviniyorum. Allah işlerinizde başarılar, yuvanızda sağlık ve mutluluklar nasip etsin.
ALİ'İM ÇOCUKLARIMIZI YETENEKLERİNE VE İLGİ ALANLARINA GÖRE OKUTALIM. AMAN HA! İHMAL ETME.
Eşim GÜLSÜM ŞAHİN ile evliliğimizinn 50 inci yılında, yaylada sohbet ederken:'' Şahin VİKTOR HUGO'UN, KADINIM başlıklı bir şiiri vardı. O şiiri ezbere bilirdim, ancak şimdi aklımda bir iki sözcğü kalmış, acaba bilgi sayarda bulabilir msin? '' dedi sözsüklerini hatırlama çalıştı: ''BİR BUSENE HEPSİ SENİNDİR, DERDİM.'' ''TAÇIMI TAHTIMI ÖNÜNE SERERDİM.'' diye bir kAÇ MISRA ANIMSADI. BİLGİSAYARA BU MISRALARI YAZINCA, ŞİİRİN TAMAMINI BULDUM. BİRLİKTE OKUDUK. EŞİM GÜLSÜM HANIM, ÇOK SEVİNDİ. ONUN ANISINA ELLİ BİRİNCİ YIL DÖNÜMÜNDE DE YAYINLIYOR VE ONA OKURKEN AYRI BİR MUTLULUK DUYUYORM.
cok fazla mistizim var , yoruma acık bir yazı
bir buse..'
Şiiri okudum ve neler yazılmış bir bakayım dedeim ama yorumlar karşısında şaşkınlığımı gideremedim..
Victor Hugo Kadına şiiriyle sevgiyi yüceltiyor aslında..
Eğer Allah olsaydım.!
cümlesi simgesel bir dildir kanımca..Allahın elindeki yetkilerden bahsediyor şiirde sevgiyi yüceltmek adına.. Hani derler ya sevgi gösterileri için sevgi adına dünyalar verilir sevgiliye.. burdaki anlam bunun üzerine kurulu..Abartı şiirin özünde vardır..Düz bir anlatımla şiirsellik yakalanamaz...
Sairi Allahla basbasa birakabilmelisiniz siir perisi... Siz bir sey hazmetmek zorunda degilsiniz, siir mi degerlendiriyorsunuz, Hugo'yu mu yargiliyorsunuz?
'Eğer Allah olsaydım.! O heybetli, o derin
Kainatın, semanın, denizlerin, her yerin
İrademin önünde eğilen meleklerin
Sevgilim bir busene hepsi senindir derim...'
olmadı,
hiç yakışmadı Victor HUGO!
zira en beğendiğim şiirin,
Ağlamak İçin Gözden Yaş mı Akmalı?
en beğendiğim romanında Sefiller idi ama sen bu sözlerle sefilleri oynamışsın maalesef!
yakışmadı....
Allah olsaydım da ne demek?
sildi süpürdü bu sözler onca emeğinizi,
eserlerinize olan onca sevimizi...
bir kadın için değer miydi?
Allah aşkı kadar ilahi bir sevgi var mı ki...
bir kadın için değer miydi dediğim de yanlış anlaşılmasın o en güzel değerlere layık ama Allah'la mukayese edilmesi hiç hazmedici değil...
Bu şiir ile ilgili 49 tane yorum bulunmakta